Allah azze ve celle’nin yarattıkları
üzerindeki kuralı, aralarında ülfet ve
birliktelik olmadan doğru-dürüst yaşayamayacakları şeklinde gerçekleşmiştir.
İslam, yaratılışa uygun olan dindir. İnsanlar arasında yakınlık ve samimiyet
kurulması için onları birbirleriyle tanışmaya yönlendirmiştir.
(Ey insanlar!
Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız
için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en
değerliniz O’ndan en çok korkanınızdır.) (49/el-Hucurât/13)
İnsanlarla tanışma
ve onların arasına karışma eğilimi, cemaatle yaşamaya ve düzenliliğe
yönlendiren İslami direktiflerde de varolan köklü bir eğilimdir.
Birliktelikte; nefisler istikrara kavuşur,
bilgiler doğru olur, kültürel faaliyetler yaygınlaşır ve faziletli bir şekilde
medenileşme hareketi zirveye ulaşır. Allah’a basiret ile ibadet edilir. Din
yolu açıkça ortaya çıkar. İyilik artar ve hile azalır. İslam’ın birlikteliği
tercih etmesi O’nun birçok âdâbında ve hükmünde kendini gösterir.
İnsandan
istenilen en şerefli şeylerden biri olan ibadet bir manastıra çekilmek ve bir
hücreye kapanmak değildir. Cemaatle namaz niçin konulmuştur? Cuma namazları
kimlere farz kılınmıştır? Bayram namazları, istiska (yağmur isteme) ve cenaze
namazlarındaki hikmet nedir? Sevinç ve mutluluk anlarında, korku ve şiddet
vakitlerinde, bayramlarda ve başsağlığı dilemelerde, hasta ziyaretlerinde ve
cenaze törenlerinde bir araya gelmenin hikmeti nedir? Şayet ümmet mensuplarının
ilişkileri sağlam olmazsa, kardeşlik ve cemaat hukuku korunmazsa bütün bunlar
asla gereği gibi yerine gelmez!
Birlikteliği korumak için İslam’da birtakım
hükümler ve edep kuralları belirlenmiştir. Selam vermek ve selamı yaymak
bunlardan biridir. Selamı almak vacip kılınmıştır. Tokalaşma, gülümseme ve
güleryüzlülük de bu kurallardandır. Sevginin açıkça gösterilmesi emredilmiştir.
Mü’minler, karşılıklı hediyeleşmeye; akrabalara, yetimlere, miskinlere ve yolda
kalmışlara iyilik yapmaya teşvik edilmiştir. İçki, kumar, sahtekarlık,
küskünlük ve haddi aşan tartışma gibi çekişmeye yol açacak sebepler, kin ve
düşmanlık yaratacak unsurlar ve ilişkileri koparmaya götüren etkenler haram
kılınmıştır.
Bazı değerli insanlar zamanın bozukluğunu,
sapıklık yollarının çokluğunu ve kötülüğe davet edenlerin çalışmalarını mazeret
olarak öne sürebilir. Onlar bilmezler mi ki; geri çekilmek, sapıklığın
saldırılarını daha da artırır ve toplumun içinde bulunduğu karanlık daha da
genişler. Niçin sapıklara, heva ve heves sahiplerine karşı koymaya yönelmezler.
Toplulukla el ele veren ve kardeşlerinin gücüne güç katan, hayırdan payına
düşeni yerine getirmiştir.
İnsanlardan uzak durmak kişiyi başkalarının
namusuna dil uzatmaktan, dedikodu ve laf taşımaktan, insanları hoşlanmadığı
lakaplarla çağırmaktan ve kişinin yapısının kötülüklerle bozulmasından kurtarsa
da salih insanların arasına karışmak bütün bu kusurlardan kişiyi zaten alıkoyar.
Nasihatin bir yerde faydası olmazsa diğer bir yerde faydası olur. Yönlendirme
bir an yararlı olmazsa başka bir an yararlı olu. Görev tebliğ etmektir. Hidayet
ise Allah’ın elindedir; fakat Allah bir kısmınızı diğer bir kısmınız ile
imtihan eder.
Birliktelik ve cemaat ile kastedilen, bütün
vakti toplantılarda geçirmek değildir. Gerçekte her insanın kendi özel işini
görmek için ya da nafile ibadet için nefsiyle başbaşa kalacağı vakitlere
ihtiyacı vardır.
Ömer radıyallahu anh, bu gibi durumları gözönünde bulundurarak
şöyle der: “Uzletten (insanlardan uzak durarak yalnız kalmaktan) nasibinizi
alın!” Doğrusu, müslümanın vaktini güzel bir birliktelik ve yararlı bir
yalnızlık arasında pay etmesidir. Böylece iki durumdan da kendisine yarayacak
şeyler çıkarır. Birliktelikte müslüman; doğruluk, dürüstlük ve vefa sahibi
insanlardan, aralarında yaşayacağı arkadaşlar seçer. O arkadaşlar rahatlık
anında bir süs ve sıkıntı anında bir hazırlıktır.
Hikmetli bir sözde şöyle
söylenir: “Kendisine kardeşler aramayan insanların en acizlerindendir. Ondan
daha acizi ise, o kardeşleri elde edip daha sonra sevgilerini kaybedendir.
Kendisi için güzeli seçebilen kişi ancak başkası için güzeli seçebilir.” Ali
radıyallahu anh şöyle der: “Arkadaşlığın şartı hatayı bağışlama, sosyal yaşamda
hoşgörü ve darlıkta tesellidir.”
Arkadaşların, ilişkilerinde yapması gereken
doğal davranmak ve yapmacıklıktan uzak durmaktır. Davranışlarda kolaylığı
yaymak, zor durumlardan ve çirkin iki yüzlülükten uzak durmak bağları
kuvvetlendirir ve sevgiyi çeker.