Allah’ın “Gerçekten biz onu Kadir gecesinde indirdik.
Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin sen? Kadir gecesi bin aydan
hayırlıdır,” (97. Kadr, 1-3) ayetleriyle övdüğü Kadir gecesi, her yıl gelen
mübarek gecelerden bir gece değil,farklı bir mana ifade eden apayrı bir
gecedir.
Sezai
Karakoç’un Yazılar’da da dediği gibi, Allah, kutsal sözlerinin bütün
ağırlığını bu geceye koymuştur. Bundan 1400 küsur yıl önce Kur’an, kutsal
ağırlığıyla ve bir bütün hâlinde dünya göğünün üzerine indi.
Her gündüzün
ağırlığı gecede, bütün gecelerin ağırlığı Kadir gecesindedir. İşte bunun için
Kadir gecesi hayatın ve hilkatin ağırlık merkezi gecesidir.
Gecelerin de
bir önderi vardır. Gecelerin önderi, en büyük önder Kur’an-ı Kerim’i kalbinde
taşıyan Kadir gecesidir.
İçinde
bulunduğumuz böyle bir Kadir gecesinde Kur’an-ı Kerim’in indirilişinden bu yana
on dört asırdan fazla bir zaman geçmiştir. Arı, kendine Allah’ın verdiği
ilhamla nasıl peteğini örer ve balını yaparsa Müslümanlar da kendi
peygamberlerine gelen vahiyle, Kur’an’dan yayılan ışıklarla eşsiz bir medeniyet
kurdular.
1400 küsur
yıl öncesinde olduğu gibi, bugün de o bizim hayat ışığımızdır, gören gözümüz,
çarpan kalbimizdir.
Hayatımızın
hiçbir çizgisi yoktur ki, oraya Kur’an-ı Kerim’in tuttuğu bir ayna ve bir ışık
bulunmasın.
Kadir gecesine
bu ismin verilmesinin de derin bir manası vardır. Kadir gecesine, takdir ve
tedbir gecesi denebilir. Bu gecede her şey hikmetlice ayrılmıştır. Ölçüler,
esaslar ve prensipler bu gece vazedilmiştir. Bu gece, fertlerin kaderlerinden
ziyade milletlerin ve devletlerin kaderi, bundan daha önemlisi, gerçeklerin
ölçüsü vazedilmiştir.
İslam âlemi
Kadir gecesinin taşıdığı bu manaları hakkıyla takdir edememektedir. Bunu
yitirdiği günden beri de Allah’ın nimetlerinin en üstün ve en güzelini
yitirmiş, vicdan huzurunu, evinin selametini ve toplumun saadetini
kaybetmiştir.
Biz müminler
tekrar Kur’an ile bağ kurmak için bu hatırayı hiçbir zaman unutmamak
zorundayız. Sevgili Peygamberimizin bize mirası olan bu hatırayı -Kur’an’ın ilk
defa inişinin hatırasını- ruhlarımızda canlandırmak ve ebediyen bu kutlu
kaynağa bağlı kalmamızı sağlamak için Kadir gecelerini biz de ‘Kur’an
geceleri’ne çevirmeliyiz.
İslam,
hiçbir zaman sadece dış görünüşe önem veren şekilci kuru bir din olmamıştır.
Onun için ‘Kadir’ gecesini kutlamanın sadece bir şekilden ibaret olmadığını ve
bu geceyi ihya etmekten maksadın yukarıda anlattığımız ulvi gerçekleri müminin
zihnin de ve kalbinde canlandırmak olduğunu vurgulamak şarttır.
İnsana şifa,
toplumlara şifa, medeniyetlere şifa ve tarihe şifa olan, Kur’an’ın indirildiği
Kadir gecesini bu duygularla kutlayacak olursak, ancak o zaman onun tekrar
bizlere ve bütün insanlığa, şifa saçan ruhunu kavramış oluruz.