İnsanların ayıplarını araştırmamak, hattâ tesâdüfen görülen
ayıp ve kabahatleri dahî setretmek, yani örtmek, her mü’minin, beşerî münâsebetlerinde
dikkat etmesi gereken mühim bir husustur.
Nitekim Cenâb-ı Hak, bir kimsenin kusurunu ve gizli
hâllerini araştırmayı; «وَلَا تَجَسَّسُوا» “…Tecessüste bulunmayın…” (el-Hucurât,
12) buyurmak sûretiyle yasaklamıştır.
Şu hâdise, mü’min bir kimsenin, insanlara bakış açısının
nasıl olması gerektiği husûsunda ne güzel bir misâldir:
İbrahim Edhem Hazretleri ile uzun yıllar arkadaşlık
yapmış olan bir kimse vardı. Bir defasında:
“–Senelerdir beraber bulunuyoruz. Ricâ etsem, bende gördüğün
ve hoşuna gitmeyen şeyleri söyler misin?” diyerek İbrahim Edhem Hazretleri’ne
sordu. Hazret ise, bu suâle şu mânidâr cevâbı verdi:
“–Ben sana hiç o gözle bakmadım ki!”
Şeyh Sâdî ne güzel buyurmuştur:
“Şunu bil ki, bu dünyada başkalarının hep iyi taraflarını
görenlerin, yarın mahşer günü kusurları görmezlikten gelinir.
Ey akıl sahibi! Gül, dikenle beraber bulunur. Senin dikenle
ne işin var? Gülü demet yap…Eğer tabiatında dâimâ ve yalnız kusurları görmek
varsa, tavus kuşunda çirkin ses ve ayaktan başka bir şey göremezsin.”
Rivâyet edildiğine göre Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm-
bir gün havârîlerine şöyle sorar:
“–Sizler, uykuda olan bir kardeşinizin görülmemesi gereken
avret yerlerini rüzgârın açtığını görseniz ne yaparsınız?”
Havârîler, bu suâle hiç tereddüt etmeden;
“–Hemen üstünü örter, kapatırız.” diyerek cevap verirler.
Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm- ise, bir noktaya dikkat
çekmek maksadıyla, bu sözlere şöyle îtiraz eder:
“–Hayır! Belki siz, iyice açar ve ayıpları apaçık ortaya
çıkarırsınız!”
Havârîler duydukları bu ifâdeler karşısında büyük bir
şaşkınlıkla:
“–Efendim! Hiç öyle şey olur mu? Hiç kimse bu ahlâksızlığı
yapmaz!” derler.
Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm-’ın îkaz mâhiyetindeki şu cevâbı
ise, çok mânidar ve düşündürücüdür:
“–Sizden biriniz, din kardeşi hakkında bir söz duyduğunda
veya onun bir kusurunu gördüğünde, bu gördüklerine ve duyduklarına biraz daha
kusur ekleyip söylemiyor mu?
İşte bu, uyuyan bir adamın açılmış olan avret yerini
biraz daha açmaktan farksızdır. Ve siz, bunu hep yapıyorsunuz!”