03/11/2020

Göz Aydınlığımız Çocuklarımız

 


  Hedefe varmak için yaşanması gereken dünya hayatında, en önemli ilke,

“İNANIYORSANIZ EN ÜSTÜNSÜNÜZ” (Al-i İmran 139) ayeti olmalıdır.

İbn Mesud, Rasulullah (a.s)’ın şöyle

dediğini rivayet etmiştir:

“Kimin derdi ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginlik koyar, dağınık işlerini toplar, dünya ona kolay gelir. Kimin de bütün derdi dünya olursa, Allah onun gözünün önünden fakirliği hiç ayırmaz, işlerini dağıtır, düzeni olmaz. Dünya da kendisine ancak takdir edildiği kadar gelir.” (Tirmizî, İbn Mace)

“Ey iman edenler!

Kendinizi ve ailenizi,

yakıtı insanlar ve

taşlar olan ateşten

koruyun.” (Tahrim 6)

“Hiçbir baba,

çocuğuna güzel

terbiyeden daha

üstün bir hediye

veremez.” (Tirmizî)

EDEP; BEDENİN, AKLIN VE RUHUN DİSİPLİNİDİR.

Âlimler Peygamber (a.s)’ın çocukların ilk eğitimi ile ilgili şu beş temel prensibi çıkarmışlardır:

Çocuklara Kelime-i Tevhidi öğretmek.

Çocukta Allah (c.c) sevgisini yerleştirmek.

Çocuğa Peygamber (a.s)’ın, ehli beytinin ve sahabenin sevgisini aşılamak.

Kur’an-ı Kerim öğretmek.

Çocuğu sarsılmaz ve sağlam bir iman üzere eğitmek ve yeri geldiğinde Allah yolunda kendini feda etmesi gerektiğini bilecek şekilde yetiştirmek.

İnsan, ancak sağlam bir kaynağa dayanarak doğru hedefe varabilir.

Gençleri ve çocukları nasıl eğitmeli ki şöyle davransınlar diye düşünüp çabalamadan önce; “yetişkinler nasıl olmalı ki çocuklar da öyle olsunlar?” üzerinde düşünülmeli ve bu doğrultuda çaba gösterilmelidir.

Çocuklar bilinçli olarak eğitilsin veya eğitilmesinler, onlar çevrelerinden çok şey öğreneceklerdir.

Nasıl bir anne-babaya sahip olduğumuzdan çok, nasıl bir anne-baba olduğumuz önemlidir. Birincisi elimizde olmayan, ikincisi ise irademiz ve sorumluluğumuz dahilindededir.



01/11/2020

Peygamberimizin Doğumunu Anlamlandırabilmek



Mevlid kandili, Hz. Peygamber’in doğumu vesilesiyle kutlanması âdet olmuş dinî önem atfedilen günlerimizden biridir. Ancak bu çağa hitap edecek, çağın meselelerine ve ihtiyaçlarına çözüm getirecek yeni bir İslam anlayışı ve yeni bir ruh getirmek, bugün nasıl hayati bir zaruret ise, bu zaruretin bir gereği olarak Hz. Peygamber’in doğduğu günü kutlarken de, bu kutlamaya yeni bir anlam kazandırmak, İslam ve onun peygamberinin insanlığa sunduğu mesajın önemi üzerinde durmak da bir zarurettir.

İslam bugün ne 14 asır önce zahir olmuş ve devrini tamamlamış bir inanç sistemi, ne geçmişteki bir ilim ve medeniyet, ne de bir eski eseri inceler gibi incelenecek tarihte kalmış bir olaydır.

Bugün İslam, insanlığın pençesinde kıvrandığı ve kendisinin geleceğiyle ilgili birçok probleme çözüm getirebilecek, bu suretle beşeriyete hem bu dünyada hem de öte dünyada mutluluk suna bilecek bir güce sahiptir. Çünkü İslam, sadece dinler içerisinde herhangi bir din değildir. O, hem ilahi hem de insani yönü olan bir dünya kurma projesini, ilimlere, sanatlara, her insana, her cemiyete tevdi eden Allah, dünya ve insan anlayışıdır.

İşte günümüzde İslam’ın manası budur ve Hz. Muhammed (sav.) bu ilahi nizamı insanlığa tebliğ eden Allah elçisidir. Onun doğum gününü kutlamak için birtakım merasimleri âdet yerini bulsun diye icra etmekle yetinmek, o büyük insanı anlamamak demektir. Onun doğum günü gerektiği gibi kutlanmak isteniyorsa, bunun yolu, İslam dinini tebliğ etmekle beşeriyete en büyük hizmeti yapmış olan Hz. Peygamber’i ve onun insanlığa sunduğu mesajı iyice anlamak ve anlatmaktan geçer. İşte kandiller, böyle bir anlayışla, hayatımıza yeni bir yön vermek için bulunmaz birer fırsattır.
 
Geçmişi, bugünü ve geleceği tefekkür etmek müminin en önemli özelliklerindendir. Bugün İslam dünyası bir ateş çemberi ile kuşatılmış durumdadır. Filistin, Irak, Libya ve Suriye başta olmak üzere İslam dünyası doğrudan veya dolaylı bir işgal altındadır, İslam dünyasının çeşitli bölgelerini savaş ateşine verenler (ABD-Batı) ve onların bizdeki uzantılarının, ülkemizin ABD: İngiltere yanında fiilen yer almasını başaramayınca, bu defa İslam’ı ve Müslümanları hedef alan faaliyetlerine hız verdikleri dikkatlerden kaçmamaktadır. 

Nitekim son zamanlarda Avrupa’da neredeyse her gün İslam’a ve Müslümanlara  saldırıda bulunulduğunu üzülerek hep birlikte izlemekteyiz. Milletimizi, millet yapan unsurların başında gelen yüce İslam dinine yöneltilen bu tarizlerin sadece yeryüzünde bozgunculuk yapmak isteyenlerin işine yarayacağı kesinlikle bilinmelidir.

Bu gibi tehlikelere maruz kalmamak, İslami değerlerimize sahip çıkmamıza bağlıdır. Bu değerlerin başında ise kuşkusuz İslam’ı bize getiren ve bütün Müslümanları ‘tek bir ümmet’ yapan Hz. Peygamber ve mirası gelmektedir. İslam ümmetinin çok büyük bir tehditle karşı karşıya bulunduğu günümüzde, Müslümanların birliğinin çimentosu olan Hz. Peygamber’in Sünneti ’ne her zamankinden daha fazla muhtacız. Ancak şu anda bu modelden hayli uzak olduğumuz, İslam dünyasında yaşananlardan açıkça görülmektedir. Dolayısıyla bugün yeni bir başlangıç yapmaktan başka bir yol görünmemektedir.

İşte hayatımızı ve geleceğimizi yeniden değerlendirip, ona yön vermemiz için iyi bir vesile teşkil eden Mevlid kandilleri daima bu duygular içerisinde kutlanmalı, bütün İslam âlemi Hz. Peygamber’in Sünnetini çağın şartları içerisinde tekrar hayata nasıl geçirileceği üzerinde ciddiyetle düşünüp, süratle eyleme yönelmelidir. 

Mevlid kandiline bu açıdan bakılmadığı takdirde, yapılacak olan duaların, kılınacak namazların ve diğer amellerin çok fazla bir anlam ifade etmeyeceğini en azından içinde yaşadığımız kriz döneminde- bilmek gerekir.

Salat ve selam o yüce peygambere olsun.

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz