Bir yerde
insanlar, meziyet sahibi olanlara değil de gözbağcılara değer verecek kadar
gaflete düşerlerse ve bunun sonucu olarak, zulme, haksızlığa ve onursuzluğa karşı
çıkacak güç ve cesaret bulamazlarsa, yaptıkları kötülüklerin yanlarına kalacağını
sanırlar.
Ülkemizde ve
dünyada,basın ve yayın araçları, yanlışı doğru gibi gösterip, halkı istediği
gibi yönlendirebiliyorsa, o toplumun üzerine felaket bulutları gelip toplanır.
Böyle çirkin bir aldatmacayı gerçekleştirmek isteyenler tarafından, önce o
toplum eğitimsiz ve kültürsüz bırakılır,kendilerine istenilen fikir kolayca
telkin edilir.
Telkine açık
insanlara hem aşağılayıcı muamele yapılır, hem de, bu yapılanlar doğruymuş gibi
kendilerine kabul ettirilir. Toplum zıt görüşlere şartlandırılıp gruplar
halinde karşı karşıya getirildiği için, yapılan haksızlıklara alkış tutacak bir
taraf daima el altında bulundurulabilir. Esasen, insanlar bu kötülükleri fark
edemesinler diye zihinleri kültüre ve hür düşüncelere kapalı tutulur.Böyle
toplumlara hâkim olanlar, çeşitli azgınlıkları icra ederek her türlü fesadı
rahatça çıkarırlar.
Milletimiz
ve ümmet üzerinde oynanan oyunlar bağlamında,eli kanlı katiller kendi
görevlerini azgın ve pervasızca yapmaya devam edeceklerdir.
Ancak
bilmezler ki, Allahu Tealâ heran her yerde, herkesi gözetleyip durmaktadır. Allah'ın
"Rakib" ismi,en ufak bir hareketi ve davranışı bile kaçırmadan,sonsuz
kudretiyle her şeyi kontrol altında tutmasını ve her eylemi murâkabe etmesini
ifade eder.
Hiç kimse
sanmasın ki, bu murâkabe boşunadır. Hiç kimse sanmasın ki yaptığı kötülükler
yanına kalacaktır. Her yerde hazır ve nâzır olan Allah, kendini akıllı zanneden
ve basit kurnazlıkları marifet sayan bu gafiller üzerinde, Kahhar ismiyle
tecellî edip onları yok edecek güçtedir. Onların cezalarını hemen görmeyişleri hiç
ceza görmeyecekleri mânâsına gelmez.
Kendileri
gibi bazı iman fukaraları da, helak olmaya lâyık bu cemiyetlerdeki yozlaşmaya karşı,
ilgisizlik ve kayıtsızlık yüzünden, kimsenin bir şey yapamayacağı görüşüne
kapılıp kendilerini günahın girdabına, vebalin çukuruna atarlar.
Bunlar
mutlaka kahredilecektir. Ancak,insanlığın ne yazık ki, mazlumların yanında -dünyanın
neresinde olursa olsun- en hafif bir şekilde bile bu çirkinliklere karşı tavır
almayıșı zillettir. Çok acıklı olan bu durum, haysiyetli bir insana, hele iman
sahibi gerçek mümine hiç yakışmaz.
Apaçık bir
düşman olan şeytanın oyununa gelip, her türlü haksız kazanç sağlamaya imrenmek ve
bunları yapanların cezalandırılmayacağını ummak iman zayıflığının işaretidir.
Haksız iktisapların yaygın hale gelişine bakarak, bunların hep böyle sürüp
gideceğini sanmak nasıl gaflet ise, bu kötü işleri yapan zâlimlerin maddi
varlık içinde yüzmelerine özenerek onların yanında yer almak, o kadar
dalâlettir.