Yüce Allah'ın kullarından herhangi birine yönelik sevgisi,
ifadenin vasfedemeyeceği bir olay olunca; kullarından birinin O'na yönelik
sevgisi de zaman zaman sevenlerin sözlerinde örneklerini görmekle beraber,
ifade ve tasvir edebilmesi son derece güç bir olaydır. İşte gerçek tasavvuf
adamlarının yükseldiği kapı burasıdır. -Ancak bunlar da, tasavvuf kisvesine
bürünen ve uzun tarihlerinden bilinen bu,topluluğun içinde son derece azdırlar-
Rabia el-Adeviye'nin şu beyitleri hâlâ o eşsiz sevginin gerçek tadını
duygularımıza taşımaktadır!
Sen tatlı ol da, koca hayat acılarla dolsun,
Yeter ki sen hoşnut ol da, isterse tüm yaratıklar dargın
olsun.
Seninle aramız iyi olduktan sonra,
Alemler bozuk olsa ne çıkar.
Senin sevgin olduktan sonra, gerisi boştur.
Çünkü toprağın üstünde olan herşey topraktır.
İşte İslâm düşüncesi, müminle Rabbini, bu harikulade ve
sevimli bağla birbirine bağlamaktadır. Bir defaya özgü geçici bir duygu
değildir bu. Aksine bu sağlam yapılı düşüncede yer alan bir öz, bir gerçek ve
bir öğedir.
Dünya ve içindekiler için utanmadan koşuşup duranlar
utanmıyor, çekinmiyorlar da, Yüce Allah'ın dini için neden Müslümanlar geri durmaktan
utansınlar. Asıl utanacak olanlar, dinlerini dünya karşılığında
değiştirenlerdir.
Artık tercih yapma zamanı hala gelmedi mi?
Saflarımızı perçinleştirmenin vakti hala gelmedi mi?
Kim olduğumuzu ve ne işe yaradığımızı ispat etmenin zamanı
gelip çatmadı mı?
Yüce Allah cümlemizi dininde sebat eden kullarından eylesin.