20/05/2018

İslâm Uygarlığın Ve İnsanlığın Ta Kendisidir.


  İnsanlık tarihinin şahit olduğu en seçkin uygarlık bizim uygarlığımız olan İslam uygarlığıdır. Batı uygarlığı, Endülüs'te ve başka yerlerde İslam uygarlığı ile tanışmasının sonucu bu günlere gelmiştir. İflasının nedeni ise dinden ve ahlaktan uzak maddeci bir anlayışa dayanmasıdır. Bu anlayış, insanlığın mutsuzluğunun sebeplerindendir. İntihar olaylarının, psikolojik sorunların ve ahlaki sapmaların çokluğu büyük bir yokoluş çukuruna düşmekten başka birşey değildir. Akıl sahipleri bu çukurun dibinde kaybettiklerini yeniden elde etmek için biraraya gelirler, fakat bu onlara bir fayda vermez.

Batı uygarlığının gerçekleri ortaya dökülmüş, ulaşılmaya çalışılan güvenliğin ve arzu edilen şerefli bir hayatın gerçekleşebilmesi için insanın mutluluğunun ve istikrarının sağlanması, insan haklarının garanti altına alınması, insanlığın yüksek ideallerini ve ahlaki değerlerini koruması yönünde kendisini dünyanın idaresine layık kılacak yeteneklere sahip olma konusunda güvenilirliği sarsılmıştır.

Uluslararası uygarlık projesini ayağa kaldıracak bir tek ümmet vardır. O da, insanlar üzerine şahit kılınan İslam Ümmeti'dir:

(İşte böylece insanlığa şahit olmanız için sizi mutedil bir ümmet kıldık.) (2/el-Bakara/143) Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberin ümmetidir: (Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.) (21/el-Enbiya/107) Dünyadaki en hayırlı ümmettir:

 (Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız.) (3/Âl-i Imrân/110) Yeryüzünde kendisine iktidar verilen ümmettir:

(Onlar (mü'minler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar ve zekatı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten menederler. İşlerin sonu Allah'a varır.) (22/el- Hacc/41)
Seleflerimiz, İslam uygarlığını inşa etmişlerdir. İman ve hidayet meşalesini taşımış, beşeriyetin tümü için mutluluk sancağını yükseltmişlerdir. Bu; İslam Ümmeti'nin alnında ışıldayan bir nur ve parlayan bir taçtır. Uygarlık yönünden ayrıcalıkları ve dini özellikleri vardır ve ancak Rabb olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, nebi ve rasul olarak Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i kabul eden bu üstünlüklerle şereflenmiştir.
Uygarlık yönünden üstünlüklerin ilki ve esası tevhid inancıdır. İlme teşvik eden, akla değer veren, ahlakı gözeten, faydaların elde edilmesine ve zararların defedilmesine gayret eden bir inançtır. Dinini, canını, aklını, malını ve namusunu koruyarak insanın haklarını gözeten, vicdanı eğiten ve yapıcı bir ruh kazandıran; orta yollu ve itidalli olmaya, şefkatli ve kolaylaştırıcı olmaya; ölçülü, adaletli ve merhametli olmaya teşvik eden bir inançtır. Bilgiçlik taslayanlar onun hakkında ne derlerse desin Allah Tebarake ve Teâlâ şöyle buyurmuştur: (Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar.) (6/el-En'âm/33)

Çağlar boyu dünyanın, insanlara karşı İslam uygarlığından daha merhametli ve ahlak yönünden daha yüce, hükmünde daha adaletli bir uygarlığa şahit olmadığını insaf sahibi hiç kimse inkar etmez. Hayali uygarlıklar madde bataklığına düştüğü, parçalanma ve kaybolma çamurunda boğulup ahlak krizine tutulduğu gün şüphesiz İslam Ümmeti yönetimin iplerini eline almaya, egemenlik aracına binmeye ve dünyayı idare etmeye daha çok layıktır.

İşte o zaman uygarlık açısından kaydedilen ilerleme halkların kullanılmasına, kaynaklarının tüketilmesine ve şereflerinin çiğnenmesine araç olmayacaktır. Keşifler ve buluşlar inançsızlığa ve terörü desteklemeye bir yol olmayacaktır. Askeri araç- gereçler ve savaş teknikleri devletlerin ve halkların güvenliğini tehdit etmeye, vahşi ve rastgele operasyonlara alet olmayacaktır. Basın-yayın organları kamuoyunu yanıltma vasıtaları olmayacaktır. Bu; İslam dininin beşeriyeti kurtarmak, bugün zulüm ve mutsuzluğun karanlık koridorlarında kaybolmuş olan insanlığı mutluluğa çılarmak için taşıdığı sorumluluktur.
İnsani uygarlığımız konusunda İslam, İnsanlığı kin ve düşmanlıktan, bölücülük ve ırkçılıktan, ayrımcılıktan eşitliğe ve ırki üstünlüğün hiçbir etkisinin olmadığı yardımlaşmaya taşır. Bu; uygarlığımın ilkelerinde, hukuk sisteminde ve uygulamasında açıkça görülür.
Mü'minlerin Emiri Ömer radıyallahu anh... Bir keresinde çarşıda sadaka isteyen yaşlı bir adam görür. Medine'de yaşayan yahudilerdendir. Ömer radıyallahu anh adama halini sorar. Bir de ne görelim; o müslüman insalcıl Ömer ona şöyle der: "Sana insaflı davranmamışız. Gençliğinde senden cizye alıp ihtiyarlığında arkanı aramamışız." Elinden tutarak evine götürür ve ona yemek ikram eder. Sonra Beytu'l Mal'in (Devlet hazinesinin) sorumlusuna göndererek, ona ve onun gibilere; kendilerine ve ailelerine yetecek kadar yiyecek vermesini emreder. Allahu ekber! İşte ümmetimizin soylu tarihindeki uygarlık şaheseri örneklerden biri...
İslam peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem'in azı dişi kırılmış, yüzü yarılmış, yaralı bir halde Uhud Savşı'ndan çıktıktan sonra söylediğidir. Bazı sahabileri "Ey Allah'ın Rasulü! Onlara beddua edin!" der. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Ben lanet edici olarak gönderilmedim. Bilakis alemlere rahmet olarak gönderildim. Allah'ım! Kavmime hidayet et; çünkü onlar bilmiyorlar." Mekke'yi fethettikten sonra da onlara şöyle der: "Gidin; hepiniz serbestsiniz."
Selahaddin Eyyubi rahimehullah Kudüs'ü fethettiği zaman Kudüs'te yüzbinden fazla gayri müslim vardı. Onların malları ve canları için güvence verdi. İçlerinden maddi durumu iyi olanlara bir miktar para karşılığı Kudüs'ten ayrılma izni verdi. Fakirlerin fidyesini kendisi üstlendi. İşte bu bizim parlak uygarlığımız, ya onların çirkin ve zalim uygarlıkları nerede?..

Her an dile getirilen şaşalı sloganlara rağmen, anlaşmalarla ve demokrasilerle insan haklarını savunduğunu öne süren, uluslararası anlaşmalara rağmen çağımız, milletlerin vahşetine ve terörüne şahit olamaktadır. Dünyanın gözü önünde en çirkin suçlar bu anlaşmaları delmektedir.

Tarih haçlı savaşlarındaki, Endülüsteki ve çağımızdaki müslümanlara karşı girişilen utanç verici ve çirkin davranışlardan habersiz değildir. Bu durum, onların utançtan başlarını önüne eğdirmektedir. Zulüm ve aşırılıktaki çirkin davranışlarını tarih dahi örtememektedir. Nazilerin yaptıkları ve engizisyon mahkemelerinde yaşananlar İslam ehlinin bilmediği birşey değildir. Hatta fazla uzağa gitmeye gerek yok... Uluslararası ilişkilerde ve birleşmiş Milletler kurullarında insancıl olduklarını ne kadar ilan etseler de gerçekte onlar vahşiliklerini ve açgözlülüklerini sürdürmektedir. Onlarınki sadece barış ve istikrar kavramı arkasına gizlenmiş, terör ve sömürgeciliğe yolaçan sloganlardır. Dünyada yaşanan olaylar onların ne kadar katı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu da, onların çağlar boyu kan dökücüler, vahşiler ve şiddet köleleri olduğunu vurgulamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz