17/05/2018

Bâtılın Azgınlığı



Batılın azgınlığı ve hainliği artsa da –ki bu yahudinin işgal altındaki Filistin’de işlediği yıkım ve katliamda açıkça görülmektedir. Şüphesiz bu mü’minin inancına göre Allah’ın izniyle, sonun başlangıcı anlamındadır.
حَتَّىٰٓ إِذَا ٱسۡتَيۡ‍َٔسَ ٱلرُّسُلُ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُمۡ قَدۡ كُذِبُواْ جَآءَهُمۡ نَصۡرُنَا فَنُجِّيَ مَن نَّشَآءُۖ وَلَا يُرَدُّ بَأۡسُنَا عَنِ ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡمُجۡرِمِينَ                                                                                  
(Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara yardımımız gelir.) (12/Yusuf/110)
أَمۡ حَسِبۡتُمۡ أَن تَدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ وَلَمَّا يَأۡتِكُم مَّثَلُ ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلِكُمۖ مَّسَّتۡهُمُ ٱلۡبَأۡسَآءُ وَٱلضَّرَّآءُ وَزُلۡزِلُواْ حَتَّىٰ يَقُولَ ٱلرَّسُولُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ مَتَىٰ نَصۡرُ ٱللَّهِۗ أَلَآ إِنَّ نَصۡرَ ٱللَّهِ قَرِيبٞ                                                                                                               
Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve beraberindeki mü’minler “Allah’ın yardımı ne zaman!” dediler. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.) (2/el-Bakara/214)
 (Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü.) (59/el-Haşr/2)
Müslüman beklentilere ve temennilere bağlanmaz. Fakat aynı zamanda hezimet bataklıklarında ve zillet alanlarında da başı eğik dolaşmaz. Müslümanın emeli, kendini beğenmişlik veya gerçeğin ve olayların dışına çıkmak değildir. Bilakis, iman ettiği ve çerçevesince amel ettiği sağlam bir inançtır. Dayanağı, Allah(cc)’ın Kitabı’dır. 
(Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü ancak kafirler topluluğu Allah’ın rahmetinden ümit keser.) (12/Yusuf/87) 
(Rabbinin rahmetinden sapıklardan başka kim ümit keser.) (15/el-Hıcr/56)
Umutsuzluk; çokça geri adım atan ve yalnızlığı tercih eden acizlerin işidir. Musibet, büyük bir beklentiyi de birlikte taşır. Kurtuluş yolu Allah azze ve celle’ye güvenmektir. Gerçek mü’mini musibetler sarsmaz ve tuzaklar çökertmez. Bilakis bu onun fedakarlığını artırır. 
(Nice peygamberler vardı ki, beraberinde bir çok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.) (3/Âl-i İmran/146) 
(Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı sabit kıl; kafirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl! Allah da onlara dünya nimetini ve ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever.) (3/Âl-i İmran/147-148)
Zulüm, çatışmaların yakıtıdır. Öfke ancak öfke doğurur. Beşeriyetin akıllı insanları ve tarih okuyanlar zulmün gücünün çabucak sönen bir kıvılcım gibi olduğunu idrak ederler. Canlı ümmet, güçsüz düşürülmüş olsa bile zulmü asla kabul etmeyecektir.
Zayıf söylem belirli bir aşamada direnişe yetmese de izzetinde ve ilkelerinde aşağılığa asla razı olmaz ve başkalarına teslim olmaya ve dilenmeye de asla razı olmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz