28/03/2018

Gençlerimize Elimizi Uzatmak Zorundayız



          Mukaddes dinimiz gençliğin ve çocukların yetişmesine büyük önem vermiştir. Gençlerin hem bedenen, hem ruhen en güzel şekilde yetiştirilmesini, onlarda din, iman, Allah, Peygamber, vatan ve millet sevgisinin geliştirilmesini şiddetle emretmiştir. İnsan nadide bir cevheri, bir inciyi, bir altını nasıl sokağa atamazsa, milletlerin en büyük saadet ve istikbal sermayesi olan gençleri de sokakların kirli ve bulanık sularına bırakmamalıdır. Çünkü caddeler çıkmaz sokaktır. Bugün o sokaklar âvârelerin cirit attığı, ahlâk yıkıcılarının kümelendiği, esrarkeşlerin mekân tuttuğu yerler haline gelmiştir.

 İşte bütün bunları düşünüp ona göre çareler aramak ana-babaların ve eğitimcilerin en büyük vazifeleridir. Gençlerin sadece yeme-içme, giyme ve yatıp kalkmasına özen gösteren; fakat kâmil bir imana, güzel bir ahlaka, iyi bir edebe, sağlam bir karaktere sahip olması için ufak bir emek bile sarf etmeyen ana-babalar yarınlarından nasıl emin olabilirler? Zira bugünün çocukları yarının büyükleri olacaklardır: Nasıl ki bizden öncekiler yerlerini terk edip beka âlemine gittilerse, bizler de gideceğiz. Bizim yerimizi arkamızda bıraktığımız nesiller alacaktır.

Rabbimiz ayette şöyle buyuruyor:
                       
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.”(Tahrim-6) 

Kıymetli cevherlerin düşmanı çok olduğu gibi, çocukların ve taze genç nesillerin de manevi düşmanları vardır. Eğer aile ocaklarında gereken titizlik ve itina gösterilmez, çocuklar iman ve ahlak ile donatılmazsa, manevi düşmanların zehirli silahlarıyla elden çıkacaktır. Çocuklarını, gençlerini ve nesillerini iyi yetiştirip, onlara İslami ve insani terbiye veremeyen milletlerin istikbali karanlıktır. Bunun pek acı misalini geçmişte gözlerimizle gördük ve ıstırabını yaşadık. Beşikteki  masum yavruları kurşunlayan,uçaklardan-tanklardan masum milletine ateş açan canileri gördük. Elbette bunlar gökten inmediler. Sapkın fikirlerle zehirlenen bu bedbaht gençler, bizim ihmalimizin acı meyveleridir. Eğer aklımızı başımıza almazsak, bundan sonra gelenlere de yazık edeceğiz. Bunların sadece dünyaları yıkılmakla kalmayacak, ahretleri de felaketlere dönüşecektir.

Her şeyden önce neslimize Rabbimizi sevdirip tanıtmak gerekir. Nesiller, kendisini yaratan Rabbini bilmez, Rabbini sevmezse kimi sevecektir? Nesiller, Peygamberini tanıyıp sevmezse, kimi tanıyıp sevecek ve kimin izinde yürüyecektir? Bu âlemde kimi kendisine rehber edinecektir? Nesiller Kur’an-ı Kerim’i okuyup öğrenemezse, Kur’an’ın ilim, hikmet ve irfan nurundan gıda alamazsa, hangi kitaptan manevi gıdasını alacak, ruhunu doyuracaktır? Nesiller, dinini ve dini hükümleri, helali, haramı zamanında öğrenemezse, kendisini günahlardan nasıl koruyacaktır?
     
Nesiller, ecdadını, şanlı tarihini dedelerinin iftihar ve kahramanlık dolu güzel ve sade hayatını bilmez ve tanımazsa;hangi idealin sahibi olacaktır?    

Peygamber Efendimiz(S.A.V.)“Hiçbir baba evladına güzel terbiye ve güzel ahlaktan daha değerli bir hediye veremez.”( - Tirmizi, Sünen,Birr 33) buyurmaktadır.
Mevlâna derki: “Akıllılar, önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin sonunda başlarını vururlar. İşin başlangıcında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.” O zamanki pişmanlık işe yaramaz. Hem kendini hem de evladını yakmış olursun.”

Hz Ali (r.a.)  gençti, Hz Bilal  gençti, Hz Ammar (RA) da gençti. Fakat yürekleri  Peygamber (SAV)’in sevdasıyla doluydu. Hiç bir zalim o yüreklerden imanı söküp alamadı. Fatih te gençti. Ne var ki, hiçbir zaman gençlik enerjisini, nefsin ve hevanın yolunda harcamadı. Milletine İstanbul gibi bir diyar hediye etti. Bütün bunlar yürekteki imanın sağlamlığına ve kemaline delalet eder. İmanlı yetişen nesiller milletin yüz akı olacak; ilimde, hikmette, sanatta ve hünerde herkesi hayran bırakacaktır. 

Gençlerin yemesine-içmesine, giyimine, gezmesine dikkat eden, fakat ruhunu aç bırakan cemiyetler yarınından saadet bekleyemez.Unutmayalım ki;  Nesillerin terbiyesiyle meşgul olmak, sadaka vermekten daha hayırlıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz