30/04/2022

Kul hangi günahına tevbe edemez?

 



Bir insan hangi günahı işlerse işlesin, eğer Allah'a tevbe ederse, Allah o kulunu affeder. Velevki kul hakkına teallük eden bir mevzusu varsa, ona da tevbe ettiği için yardım eder, kul hakkına kefil olur. Eğer tevbenin mahiyeti bu şekilde olmasa idi bir manası olmazdı.Kul hata işler, üçer beşer, Allah'da onu affeder.

Aşağıdaki hadisi şerif bu konuyu çok güzel açıklar.

Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem “Allah’dan başka ilah yoktur diyen ve bu ikrar üzerine ölen hiç bir kul yoktur ki, cennete girmesin” diye buyurunca Ebû Zer radiyallâhü anh bir kaç kez

“zina etse de hırsızlık yapsa da öyle mi?” deyince her defasında Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem

“Evet zina etsede hırsızlık yapsada” diye cevap verir.

21/04/2022

Kadir Gecesi Sıradan Bir Gece Değil

 


Allah’ın  “Gerçekten biz onu Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin sen? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır,” (97. Kadr, 1-3) ayetleriyle övdüğü Kadir gecesi, her yıl gelen mübarek gecelerden bir gece değil,farklı bir mana ifade eden apayrı bir gecedir.

Sezai Karakoç’un Yazılar’da da dediği gibi, Allah, kutsal sözle­rinin bütün ağırlığını bu geceye koymuştur. Bundan 1400 küsur yıl önce Kur’an, kutsal ağırlığıyla ve bir bütün hâlinde dünya göğünün üzerine indi.

Her gündüzün ağırlığı gecede, bütün gecelerin ağırlığı Ka­dir gecesindedir. İşte bunun için Kadir gecesi hayatın ve hilkatin ağırlık merkezi gecesidir.

Gecelerin de bir önderi vardır. Gecelerin önderi, en büyük önder Kur’an-ı Kerim’i kalbinde taşıyan Kadir gecesidir.

İçinde bulunduğumuz böyle bir Kadir gecesinde Kur’an-ı Kerim’in indirilişinden bu yana on dört asırdan fazla bir zaman geçmiştir. Arı, kendine Allah’ın verdiği ilhamla nasıl peteğini örer ve balını yaparsa Müslümanlar da kendi peygamberlerine gelen vahiyle, Kur’an’dan yayılan ışıklarla eşsiz bir medeniyet kurdular.

1400 küsur yıl öncesinde olduğu gibi, bugün de o bizim ha­yat ışığımızdır, gören gözümüz, çarpan kalbimizdir.

Hayatımızın hiçbir çizgisi yoktur ki, oraya Kur’an-ı Kerim’in tuttuğu bir ayna ve bir ışık bulunmasın.

Kadir gecesine bu ismin verilmesinin de derin bir manası var­dır. Kadir gecesine, takdir ve tedbir gecesi denebilir. Bu gecede her şey hikmetlice ayrılmıştır. Ölçüler, esaslar ve prensipler bu gece vazedilmiştir. Bu gece, fertlerin kaderlerinden ziyade mil­letlerin ve devletlerin kaderi, bundan daha önemlisi, gerçeklerin ölçüsü vazedilmiştir.

İslam âlemi Kadir gecesinin taşıdığı bu manaları hakkıyla takdir edememektedir. Bunu yitirdiği günden beri de Allah’ın nimetlerinin en üstün ve en güzelini yitirmiş, vicdan huzurunu, evinin selametini ve toplumun saadetini kaybetmiştir.

Biz müminler tekrar Kur’an ile bağ kurmak için bu hatırayı hiçbir zaman unutmamak zorundayız. Sevgili Peygamberimizin bize mirası olan bu hatırayı -Kur’an’ın ilk defa inişinin hatırası­nı- ruhlarımızda canlandırmak ve ebediyen bu kutlu kaynağa bağlı kalmamızı sağlamak için Kadir gecelerini biz de ‘Kur’an geceleri’ne çevirmeliyiz.

İslam, hiçbir zaman sadece dış görünüşe önem veren şekilci kuru bir din olmamıştır. Onun için ‘Kadir’ gecesini kutlamanın sadece bir şekilden ibaret olmadığını ve bu geceyi ihya etmekten maksadın yukarıda anlattığımız ulvi gerçekleri müminin zihnin­ de ve kalbinde canlandırmak olduğunu vurgulamak şarttır.

İnsana şifa, toplumlara şifa, medeniyetlere şifa ve tarihe şifa olan, Kur’an’ın indirildiği Kadir gecesini bu duygularla kutlaya­cak olursak, ancak o zaman onun tekrar bizlere ve bütün insan­lığa, şifa saçan ruhunu kavramış oluruz.

19/02/2022

Peygamberimiz'in Sık Yaptığı Dualar

 


"Allah'ım, Senden hidayet ve doğruluk isterim." (Müslim)

"Ey kalpleri evirip çeviren Allah'ım, kalplerimizi taatine çevir." (Müslim)

"Allah'ım, bana doğruyu ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru." (Tirmizî)



"Allah'ım, beni bağışla, bana merhamet et, bana afiyet ver ve bana rızk ver." (Müslim)

"Zorlu beladan, bedbahtlıktan, kötü kaderden ve düşmanların şamatasından Allah'a sığınırım." (Buharî-Müslim)

"Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru." (Buharî-Müslim)



"Allah'ım, cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden Sana sığınırım." (Ebû Davud)

"Allah'ım, açlıktan Sana sığınırım; o, ne kötü bir arkadaştır. Hainlikten Sana sığınırım; o, ne kötü bir sırdaştır." (Ebû Davud)

"Allah'ım kalbimi aydınlık kıl, lisanımı, kulağımı, gözümü, ardımı, önümü, üstümü, altımı aydınlık eyle. Allah'ım, nurumu büyüt." (Buharî-Müslim)

"Allah'ım, Senden sevgini, Seni sevenlerin sevgisini ve beni Senin sevgine ulaştıracak ameli isterim. Allah'ım, Senin sevgini bana nefsimden, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli eyle." (Tirmizî)

"Allah'ım, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlıktan ve cimrilikten Sana sığınırım. Kabir azabından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnesinden Sana sığınırım." (Müslim)



"Allah'ın adıyla, Allah'a tevekkül ediyorum. Allah'ım! sapıtmak ve saptırılmaktan, alçalmak ve alçaltılmaktan, zulmetmek ve zulmedilmekten, bilgisizlikten ve bilgisiz bırakılmaktan Sana sığınırım." (Tirmizî)

"Allah'ım, Sana teslim oldum, Sana iman ettim, Sana tevekkül ettim, Sana döndüm, Senin için dava ettim ve Sana başvurdum. Önceden yaptıklarımı ve sonraya bıraktıklarımı, açık yaptıklarımı ve gizli yaptıklarımı bağışla. İleriye götüren ve geriye bırakan Sensin. Senden başka İlah yoktur." (Buharî-Müslim)

"Gökleri ve yeri yaratan, görünen ve görünmeyeni bilen, her şeyin Rabbi, meliki ve sahibi olan Allah'ım! Senden başka ilah olmadığına şahidim. Nefsimin kötülüğünden, şeytan ve ortaklarının şerrinden Sana sığınırım. Nefsime bir kötülüğün gelmesinden veya Müslümanlara karşı bir suç işlemeye onu itmesinden gene Allah'a sığınırım." (Tirmizî)

11/10/2021

Özlenen İnsan Profili

 


  Müslümanlar'ın yöneticisi, bugünkü ifadesiyle lideri

Hazret-i Ömer (r.a.), gece gündüz tek şey düşünür:

Acaba yönetimimde bir hataya düşer, bir yanlışlığa saparsam durumum ne olur?

Bu endişe kendisini çok fazla meşgul ettiği içindir ki

bir gün çıktığı hutbesinde bunu bir soru halinde halka

sormaktan kendini alamaz ve der ki:

- Yönetiminizde bulunduğum şu sıralarda bir gün

nefsime uyar da dogruyu bırakır, yanlışa saparsam

durum ne olur?

Mesciddekilerin beklemedikleri bu sual ilk anda suskunluğa sebep olur. Kimse ne diyeceğini pek kestiremez.

Ama içlerinden biri ayağa kalkar ve sessizliği bozan sert ikazını şöyle yapar:

-Ey mü'minlerin emiri, der. şayet bir gün nefsine uyar da eğri yola saparsan seni şu kılıçlarımızla doğruya yöneltiriz. Bunu böyle bil.

Herkes bu sert ve açık ikaza mü'minlerin emirinin ne

diyeceğini merakla beklerken, o bir sual daha sorar:

-Yani o kılıcı bana karşı mı kullanacaksınız?

- Hayır, sana karşı değil, senin yanlışına karşı.

Seni yanlıştan doğruya çevirmek için.

Bulunduğu yerde ellerini yukarıya kaldıran halifenin

yaptığı dua kulaklarda yankılanır. Bakın nasıl bir sevinç duygusu ile şükreder.

-Rabbim, bu ne saadet. Ben bir gün kendi nefsime uyar da yanlışa yönelirsem beni ikaz edecek, doğuyu gösterecek bir cemaat, bir topluluk var. Șükrolsun sana, böyle ikazcılarım mevcut olduğundan dolayı.Tarihler, Hazret-i Ömer (r.a.)'in böyle ikaz edilmesinden dolayı rahatsız olup da adamı kapıya attırdığını,

azarladığını yazmıyorlar. Ama bundan memnun olup da

dua ettiğini, böyle ikazcıların bulunmasını, hata yapmasını önleyecek bir subap olarak kabul ettiğini kaydediyorlar.

Demek ki, bugün bizim idealimiz olan demokrasiyi

asırlarca önce Müslümanlar fiilen yaşamışlar. Biz varsak

varsak onların yaşadığı günlük hayata varacak, idealimize ancak öyle kavuşmuş olacağız.Bugünkü demokrasinin kemali, ilk Müslümanlar'ın yaşadığı günlük hayatıdır, desek yanlış olmayacaktır.

a-

21/09/2021

Zayıf Karakterin Kurnazlığı


Kurnazlığın ma'rifet sayıldığı toplumlarda yozlaşma yaygınlaşır ve sonunda kokuşma başlar.

Bir yerde insanlar, meziyet sahibi olanlara değil de gözbağcılara değer verecek kadar gaflete düşerlerse ve bunun sonucu olarak, zulme, haksızlığa ve onursuzluğa karşı çıkacak güç ve cesaret bulamazlarsa, yaptıkları kötülüklerin yanlarına kalacağını sanırlar.


Ülkemizde ve dünyada,basın ve yayın araçları, yanlışı doğru gibi gösterip, halkı istediği gibi yönlendirebiliyorsa, o toplumun üzerine felaket bulutları gelip toplanır. Böyle çirkin bir aldatmacayı gerçekleştirmek isteyenler tarafından, önce o toplum eğitimsiz ve kültürsüz bırakılır,kendilerine istenilen fikir kolayca telkin edilir.


Telkine açık insanlara hem aşağılayıcı muamele yapılır, hem de, bu yapılanlar doğruymuş gibi kendilerine kabul ettirilir. Toplum zıt görüşlere şartlandırılıp gruplar halinde karşı karşıya getirildiği için, yapılan haksızlıklara alkış tutacak bir taraf daima el altında bulundurulabilir. Esasen, insanlar bu kötülükleri fark edemesinler diye zihinleri kültüre ve hür düşüncelere kapalı tutulur.Böyle toplumlara hâkim olanlar, çeşitli azgınlıkları icra ederek her türlü fesadı rahatça çıkarırlar.


Milletimiz ve ümmet üzerinde oynanan oyunlar bağlamında,eli kanlı katiller kendi görevlerini azgın ve pervasızca yapmaya devam edeceklerdir.

Ancak bilmezler ki, Allahu Tealâ heran her yerde, herkesi gözetleyip durmaktadır. Allah'ın "Rakib" ismi,en ufak bir hareketi ve davranışı bile kaçırmadan,sonsuz kudretiyle her şeyi kontrol altında tutmasını ve her eylemi murâkabe etmesini ifade eder.


Hiç kimse sanmasın ki, bu murâkabe boşunadır. Hiç kimse sanmasın ki yaptığı kötülükler yanına kalacaktır. Her yerde hazır ve nâzır olan Allah, kendini akıllı zanneden ve basit kurnazlıkları marifet sayan bu gafiller üzerinde, Kahhar ismiyle tecellî edip onları yok edecek güçtedir. Onların cezalarını hemen görmeyişleri hiç ceza görmeyecekleri mânâsına gelmez.

Kendileri gibi bazı iman fukaraları da, helak olmaya lâyık bu cemiyetlerdeki yozlaşmaya karşı, ilgisizlik ve kayıtsızlık yüzünden, kimsenin bir şey yapamayacağı görüşüne kapılıp kendilerini günahın girdabına, vebalin çukuruna atarlar.

Bunlar mutlaka kahredilecektir. Ancak,insanlığın ne yazık ki, mazlumların yanında -dünyanın neresinde olursa olsun- en hafif bir şekilde bile bu çirkinliklere karşı tavır almayıșı zillettir. Çok acıklı olan bu durum, haysiyetli bir insana, hele iman sahibi gerçek mümine hiç yakışmaz.


Apaçık bir düşman olan şeytanın oyununa gelip, her türlü haksız kazanç sağlamaya imrenmek ve bunları yapanların cezalandırılmayacağını ummak iman zayıflığının işaretidir. Haksız iktisapların yaygın hale gelişine bakarak, bunların hep böyle sürüp gideceğini sanmak nasıl gaflet ise, bu kötü işleri yapan zâlimlerin maddi varlık içinde yüzmelerine özenerek onların yanında yer almak, o kadar dalâlettir.

 

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz