GERÇEK DİNDARLIK
Gerçek dindarlık, dînî olanı dinde emredildiği ve sünnette gösterildiği şekilde yaşamaktır. Emir ve yasakların kabulü ve yaşanması Allah'a itaattir. Uygulama biçimindeki itaat ise, Hz Peygamber'e yöneliktir. Böyle olunca sahih bir dinî yaşayış ortaya koyabilmek için temelde sağlam bir iman ve halis bir niyet ne kadar gerekli ise, uygulamada da Sünnete uygunluk en az o kadar lüzumludur. Nitekim " ..ona uyun ki doğru yolu bulasınız."(1) ayetindeki Peygamber'e uyma çağrısı, Hz Peygamber'in sadece getirdiklerine inanmakla sınırlandırılamaz. Nitekim aynı ayette, "Allah'a ve Resûlüne iman edin" emri verildikten sonra "ona can ü gönülden uyun.. " daveti yapılmaktadır. Bilinen bir gerçektir ki iman ve amel olarak Peygambere uymadıkça hidayete ulaşılamaz. Çünkü "Sen sırat-ı mustakim'e çağırıyorsun" ayetinde(2) ifade buyuruluğu üzere Peygamber Efendimiz daveti ve uygulamaları île hidayet elçisi ve rehberidir.
Kadı İyaz'ın işaret ettiği gibi " ...Allah'a ancak güzel sözler ulaşır. Onları da ancak amel-i salih ulaştırır "(3) ayetindeki amel-i salih, "sünnet'e uygun olan amel" diye yorumlanmıştır.(4) Buradan hareketle, "sahih amel, sünnete uygun olan amel ve davranıştır" ya da"Müslümanca yaşamanın sıhhat şartı sünnettir" demek mümkündür. Nitekim sünnet, Allah'ın dinini anlamada ve onu hayattaki bütün iş ve sahalara uygulamada fikrî ve amelî olarak Nebî sallellahu aleyhi vesellem'in getirmiş olduğu usul ve ortaya koyduğu örnektir.
SÜNNETİ ÖNEMSEMEMEK MÜMKÜN MÜ?
Sünnetteki uygulamayı önemsememek ya da şu veya bu gerekçe ile değiştirmeye kalkmak, tek kelime ile itaatsizliktir. Onun da anlamı, - ibn Mes'ud'un açıkça belirttiği gibi felaketle sonuçlanacak bir yola girmek demektir. Bunun böyle olduğu, kitaplarımıza intikal etmiş örneklerde de görülmektedir. Mesela Buharî'nin kaydettiğine göre, Mekke döneminde Ka'be çevresinde bulunuyorken Necm sûresindeki secde ayetini okumuş olması sebebiyle Hz Peygamber ve mü'minlerin secde ettiklerini gören ve "bana bu yeter" diyerek yerden aldığı bir avuç çakıl taşını veya toprağı oturduğu yerde alnına koyan yaşlı bir kişi, neticede kafir olduğu halde öldürülmüştür.(5)
Yine Hz. Peygamberin, "Sağ elinle ye!" uyarısına, kibirlenerek "yiyemiyorum" diye cevap veren Busr İbni Ra'i'l-ayr'a, Efendimizin, "yiyemezsin tabiî" demesi sonucunda Busr'un sağ elini bir daha ağzına götüremediği bilinmektedir .(6)
Güneş doğduktan sonra, -bir rivayete göre ise batmak üzere iken nafile namaz kılmaya kalkışan bir başka Müslüman ikaz edilince; "Ne yani, Allah'ın bana, namaz kıldığım için azab edeceğini mi söylemek istiyorsun? diye mantıklı görünen bir cevap vermiştir. Ancak ikazı yapan tabiûn neslinin ileri gelen alimlerinden Said İbni'l-Museyyeb, bu defa ona hiç beklemediği çok çarpıcı bir cevapla mukabele etmiş ve dolayısıyla Müslümanlarca asla ihmal edilmemesi gereken bir gerçeği hatırlatmıştır: "Allah sana namaz kıldığın için değil, sünnete uymadığın için azab eder!"(7)
Aynı şekilde Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma da kendisine yöneltilen sefer namazı île ilgili soruyu cevaplandırırken " seferde namaz iki rekattır. Kim sünnete muhalefet ederse, küfre girer(8) demiş ve sünnetteki uygulamanın Müslümanların hayatı için arzettiği önemi açık seçik dile getirmiştir.
Bu ve benzeri daha bir çok olay, yazımızın başına aldığımız Abdullah İbni Mesud radıyallahu anh'ın: "Peygamberinizin sünnetini terkederseniz, sapıttınız gitti demektir" sözünün ne kadar doğru ve gerçek olduğunu göstermektedir.
Öte yandan Kadı İyaz merhumun belirttiğine göre " Peygamber mü'minlere öz canlarından önde gelir.." ayeti(9) bazı müfessirlerce "Peygamber'in sünnetine uymak, kendi görüşüyle amel etmekten önceliklidir" diye yorumlanmıştır.(10)
KALİTELİ MÜSLÜMAN OLMANIN YOLU
Buraya kadar yaptığımız nakillerden anlaşılmaktadır ki, gerek fikrî gerekse amelî sahada sünnet'i önde tutmak ve dini Sünnet'e göre yaşamak, kaliteli müslüman olmanın biricik yoludur. Aksi halde iddia ne olursa olsun, bid'atleri din olarak yaşamak ve ciddî bir biçimde bid'atlerin saptırıcılığına kurban gitmek tehlikesi bulunmaktadır. Zührî'nin dediği gibi"sünnete sarılmak kurtuluştur." Nitekim Peygamber Efendimiz de "Kim benim sünnetimi benimseyip yaşarsa bendendir" buyurur. (11)
Yazımızı, Urve b. Zübeyr'in sözüyle bitirelim,
"Sünnetlere, aman sünnetlere dikkat ediniz. Zira sünnetler, dinin kıvamıdır!"(12)
Dipnotlar: 1) Araf sûresi(7),158 2) Şura sûresi (42), 52 3) Fatır sûresi(35),10, 4) Bk Şifa-ı Şerif Tercüme ve Şerhi, s 306 5) Buharî, Sucûdu'l-Kur'an 1 6) Müslim, Eşribe 107, Ahmed İbni Hanbel,Müsned, IV,46, 7) Abdürrezzak, Musannef, III, 52, Dârimî, Mukaddime, 39 ), 8) Abdürrezzak,Musannef, II, 520 , 9) Ahzab sûresi(33), 6], 10) Bk Şifa ı Şerif Tercüme ve Şerhi, s 55 , 11) Abdürrezzak, Musannef, VI, 169 , 12) İbni Abdilberr, Camiu beyani'l-ilm, II, 138, ibn Hacer,Fethu'l-bari, XIII, 301