Rahmet peygamberi sallallahu aleyhi ve
sellem, Allah Teâlâ'ya yakınlaşmak ve ahirete hazırlık yapmak için hayırlarda
yarışmaya ve salih amellere koşmaya teşvik etmiştir. Ebu Hureyre radıyallahu
anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Yedi
şeyden önce (salih) amellerde acele edin. Unutturan bir fakirlik, azdıran bir
zenginlik, ifsat eden bir hastalık, tüketen bir ihtiyarlık, yokeden bir ölüm,
Deccâl -ki o en kötü beklenendir- ya da Kıyamet'i mi bekliyorsunuz? Kıyamet
daha kötü ve daha acıdır."
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in,
"Yedi şeyden önce amellerde acele edin" kavlinin anlamı,
"Fitneler ortaya çıkmadan önce erken davranarak salih amellerle meşgul
olun ve onlara özen gösterin" demektir.
"Unutturan bir fakirlik mi
bekliyorsunuz?" kavlinin anlamı; mükelleflerin, dinleriyle ilgili
konulardaki ihmalini kınamadır ve şu demektir: "Allah'a ne zaman ibadet
edeceksiniz ve salih amel işleyeceksiniz? Çünkü siz şimdi, meşgul edici
etkenlerin azlığına ve bedenin kuvvetli olmasına rağmen Allah'a ibadet
etmezseniz, meşgul edici etkenlerin çokluğunda ve bedenin zayıflığında O'na
nasıl ibadet edeceksiniz? Sizden biri, kendi derdiyle meşgul olmayı
gerektirecek, herşeyi unutturan bir fakirlik mi bekliyor? Şüphesiz fakirlikte
o, şaşkına döner ve kendisine rızık endişesi hakim olur. Bunun sonucu da,
ibadeti ancak huzursuz ve kafası karışık bir şekilde yapabilir."
"Azdıran bir zenginlik",
azgınlığa düşüren bir zenginlik anlamındadır. Azgınlık ise, herşeyde haddi
aşmadır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Sakın! Çünkü insan gerçekten azar;
kendisini müstağni gördü diye.) (96/el-Alak/6-7)
Mal; hakkını yerine getirmezse, Allah'ın
ondaki hakkını bilmez ve her hak sahibine hakkını vermezse, sahibi için bir
fitnedir. Zenginlik, çoğu zaman sahibini cehenneme götüren bir köprü olur. Bu;
kazancının haramdan olması, malını şehvetlere ve haram zevklere harcaması,
malının onu ibadetten ve taattan alıkoyması, ahiretten yüz çevirerek bütün
vaktini para kazanmaya vermesi ya da malıyla ilgili üzerindeki hakları yerine
getirmekte cimri davranması nedeniyledir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Malları
da, evlatları da imrendirmesin seni. Allah, onları dünyada bunlar sebebiyle
ancak bir azaba çarptırmayı ve canlarının kafir oldukları halde güçlükle
çıkmasını ister.) (9/et-Tevbe/85) Ve şöyle buyurur: (Allah'ın lütuf ve
kereminden kendilerine verdiği şeylerde cimrilik gösterenler, onu haklarında
hayırlı sanmasınlar. Bilakis o, onlar için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey,
Kıyamet günü boyunlarına (ateşten) bir halka olarak geçirilecektir.) (3/Âl-i
Imrân/180) Hadis-i şerifte ise şu zikredilir: "Allah'ın kendisine mal
verip de zekatını vermeyen kimsenin malı, Kıyamet günü kel bir yılan şekline
sokulur ve boynuna dolanır. Sonra onu avurtlarından yakalayarak, "Ben
senin malınım, ben senin hazinenim" der."
"İfsat eden bir hastalık" ise; ya
şiddetinden dolayı bedeni ifsat eden, ya hastalık sonucu oluşan tembellik
dolayısıyla dinini ifsat eden, ya da aklı ifsat edendir. Bunun sonucu ibadetten
lezzet alamaz ve sevaba erişecek şekilde tâat yapamaz.
"Tüketen bir ihtiyarlık";
bunaklığa, sayıklamaya ve akıl karışıklığına yol açar. Ya ihtiyarlık ya da
ihtiyarlığın getirdiği hastalık nedeniyle aklını kaybeder ve bunar. Bu durum,
Allah korusun, başına gelen için ibadetten alıkoyucu bir engeldir.
"Yok eden ölüm", aniden gelen ve
çabucak gerçekleşen ölümdür. Kişi, günahlarından tevbe etmeye fırsat bulamaz.
Rabbinin huzuruna suçlu bir kul olarak gider. Allah onun için acı verici bir
azap ve büyük bir utanç hazırlamıştır. Vacip ya da müstehap bir vasiyet yazmaya
fırsat bulamaz. Hayır kazanması için eceli geciktirilmez. Allah Teâlâ şöyle
buyurur: (Onların her birine ölüm geldiğinde; "Rabbim! Beni
döndürün!" der. "Belki geride bıraktıklarımla salih amel
işlerim." Asla! Bu, onun söylemiş olduğu bir sözden ibarettir. Onların
önünde de, diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.) (23/el-Mü'minûn/99)
"Deccal ki, o en kötü beklenendir",
"Deccal'in çıkışı beklenir" anlamındadır. Deccal'in çıkışı, insanlar
yaratıldığından beri ve Kıyamet'e kadarki en büyük fitnedir. Deccal'in
fitnesinden daha büyük fitne yoktur. Deccal, sağ gözü kör bir ademoğludur.
Kendisinin, Alemlerin Rabbi olduğunu öne sürer. Bir imtihan ve musibet olarak
Allah, onun eliyle olağan dışı bir takım olaylar gerçekleştirir. Deccal;
gökyüzüne "Yağmur yağdır" der ve gökyüzü yağmur yağdırır. Yeryüzüne
"Bitki çıkar" der ve yeryüzü bitki çıkarır. Toprağa
"Hazinelerini çıkar" der ve toprak hazinelerini çıkarır. Allah'ın
izniyle, anadan doğma kör insanı ve alaca hastalığına yakalananı iyi eder. Yine
Allah'ın izniyle ölüyü diriltir. Yiyecekler onun yanında toplanır. Mü^minlerin
ise, Allah'ı tesbih etmekten ve O'na hamdetmekten başka yiyecek ve içecekleri
yoktur. Bu onlar için, yiyecek ve içecek yerine geçer. Bütün münafıklar
Deccal'e tabi olur. Kendisine tabi olanların çoğu Yahudiler, zina çocukları,
dünyaya ve dünya süsüne düşkünlükleri nedeniyle kadınlar ve değersiz insanlardır.
Sonra İsa aleyhisselam, Lud Kapısı'nda onu öldürür.
"Kıyamet daha kötü ve daha
acıdır" kavline gelince; "İnsanın dünyada karşılaştığı bütün
felaketlerden daha acıdır" anlamındadır. Salih amellerle hazırlık
yapmamışsa, Kıyamet koptuğunda bu onun için çok kötü ve ağır olur. O günün
korkusundan kuşlar kursaklarındakini atar ve vahşi hayvanlar bir araya
toplanır. (Onu göreceğin gün, bütün emzikliler emzirdiklerini unuturlar. Her
hamile (karnındaki) yükünü bırakır. Sen insanları sarhoş görürsün. Halbuki onlar
sarhoş değildir. Fakat Allah'ın azabı pek şiddetlidir.) (22/el-Hacc/2) Ölüm,
küçük kıyamettir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Kişi
ölünce kıyameti kopar."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder