24/03/2018

Her Gördüğün İnsan İnsan mı?



        İnsanın iç yapısında biri hayrı ve takvâyı, diğeri şerri ve isyânı emreden iki zıt kutup vardır. Herkes, bir ömür bu iki zıt kutbun çatışmalarıyla hâl ve gidişatına istikâmet vermektedir.

Takvâ galip geldiğinde, sâlih amellere ve güzel ahlâka yönelmekte; aksine fücûr galip geldiğinde ise türlü günahlara ve ahlâksızlıklara düşmektedir.

Fücûr, insanı Allah’tan uzaklaştıran her şeydir.
Takvâ da, kulu Allâh’a yaklaştıran amel-i sâlih ve her türlü güzel davranışlardır.

Kul, bu iki özellikten hangisine göre yaşarsa, değer ve kıymeti o yönde olur. 
Nitekim Hazret-i Ömer’e, geceleri ibâdet hâlinde gündüzleri oruçlu bir şahıstan bahsedip hayli övdüklerinde o, söylenenlere aldırmayıp şöyle dedi:
“–Siz bana bahsettiğiniz kişinin;
Ticareti,
Komşuluğu,
Yol arkadaşlığı nasıl, onu söyleyin!”

Hazret-i Ömer’in dikkat çektiği bu üç husus, insan nefsinin darlandığı anda azgın bir canavar gibi şahlandığı üç aynadır. 

Mevlânâ der ki:
“Ey Hak yolcusu! Mûsâ da Firavun da senin varlığında mevcuttur. Bu iki hasmı kendinde araman gerekir!..”
“Vahyin ışığında aydınlan ki, sendeki Mûsâ, sendeki Firavun’a gâlip gelsin!”

Şeyh Sâdî Hazretleri de şöyle söyler:
“Her gözü, kulağı, ağzı olan insan değildir! Gerçek insan; ahlâkı güzel olan kişidir!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz