12/03/2018

Gece Karanlığında İnsan Aramak


        
        Bugün insanlık, ahlâk ve insanî özellikler bakımından âdeta can çekişiyor. Çünkü bütün güzellikler, fazîletler, ulvî duygular şu veya bu şekilde nefsin süflî arzularının tasallutu altında.

Dolayısıyla bugün, yetişmiş ideal insan eğitiminin ve hizmetin ehemmiyeti çok daha büyük. Yani asıl hizmet, ruhlara ve gönüllere mâneviyat aşısı yaparak mânen boğulmak üzere olanlara can kurtaran simidi uzatmak.

Mevlânâ Mesnevî’sinde bir hikâye anlatır:

“Bir gece vaktiydi. Evimden dışarı çıktım. Kırlarda geziyordum. Bir adamcağızın elinde fenerle dolaştığını gördüm:
«–Bu gece karanlığında ne arıyorsun?» diye sordum. Adam:
«–İnsan arıyorum!» diye cevap verdi. Ona dedim ki:
«–Yazık! Boşuna yoruluyorsun… Ben yurdumu terk ettim de yine onu bulamadım. Git evine. Yat, rahatına bak. Nâfile arıyorsun, onu hiçbir yerde bulamayacaksın!»
Adamcağız acı acı baktı ve dedi ki:
«–Bulamayacağımı ben de biliyorum. Ama yine de hasretimi tatmin etmek için aramaktan zevk alıyorum!»”

İşte insanlar da darda kaldıkları, zorlandıkları ve içinden çıkamadıkları her işte bir kurtarıcı beklerler. Bunun içindir ki Ömer bin Abdülazizler dâimâ aranıyor, Fatihler dâimâ aranıyor. Çanakkale’nin, İstiklâl Harbi’nin o yiğit, o îmanlı erleri ve kumandanları dâimâ aranıyor.
Bu arayışlar, asıl ihtiyacın farkında olmak bakımından çok güzel. Ancak bütün bu arayışlar, ideal insanı yetiştirme gayretine dönüşürse, işte o an, aranan insanın bulunacağı andır. Gayretten uzak arayış ve bekleyişten ise hiçbir semere alınamaz. Çırpınmayan, tembel ve paslı yürekler hayat okyanusunun girdaplarında boğularak helâk olurlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz