Bir gelişinde de bizi kendi aleminde bulsan efendim…
Allah, insanlar insanlıktan çıktığında, kendi içlerinden seçtiği birileri/nebileri ile onlara yaratılış ayarlarına dönme fırsatı vermiştir. İçimizden seçtiği son nebinin, nebimizin doğumunun sene-i devriyesine hazırlanıyoruz. Bütün bir islam alemi, efendisini, peygamberini karşılamaya hazırlanıyor. Her gelişin bize yarar diye ümitlenirken, sizin için büyük bir yara olduğumuzun da farkındayız ya Rasulellah…!
Asırlar öncesi bu gece, putlar vadisi Mekke, putlarını kıracak bir nebiye ev sahipliği yapıyordu. Doğduğunda, ne Mekke, ne Mekkeliler, ne putlar, ne de putperestler bunun farkındaydı…
Efendimiz, kırmızı halılar üzerinde doğmadı, peygamber olduğunda da kırmızı halılarla karşılanmadı. Ama, hep kırmızı çizgileri oldu, onları peygamber olmadan, peygamber olacağını bilmezken de hep korudu. O, peygamber olunca efendi olmadı, efendi olunca peygamber, peygamber olunca, peygamber efendimiz oldu…
Mekke zor bir yer, Mekkeliler de zor insanlardı. Ama onlara zorlu bir peygamber gelmişti, bütün bu zorluklar başka türlü nasıl aşılabilirdi? Putlar vadisi Mekke de, tek başına, bir sürü ak saçlıyla, ak sakallıyla mücadele etmek hiç ama hiç kolay değildi. Mekke’nin derin devletini, derin ırkçı ve kabileci yapılanmasını tehdit etmek, hedefe koymak ancak efendimizin harcı olabilirdi. Bu atmosferde, tek başına bütün bir dünyaya meydan okumak, kendi gündemini, hatta başkalarının gündemini de bir şekilde belirlemek ancak bir peygamberin harcı olabilirdi. tabi ki kolay değildi, akıl ölümü gerçekleşmiş bir toplumu diriltmek, düşündürmek. Ama, Mekke’nin ak saçlılarının, ak sakallılarının olmaz dediği, hayal dediği olmuş, kısaca hayaller gerçek olmuştu…
Efendimizin başarısı dünya tarihinin eksenini değiştirmiştir. Efendimiz, en başından beri, doğumundan vefatına kadar, hedefini ıskalamayan bir mücadele örneği vermiştir. Dünyaya ve sakinlerine paylaşıldıkça tükenmeyen, aksine çoğalan, muhteşem ve muhterem bir miras bırakmıştır…
Kutlamaya hazırlandığımız gecenin aydınlığı ancak bu duygu ve düşüncelerin doğmasıyla ve yaşatılmasıyla mümkün olacaktır. O, hakikaten bir defa doğdu ve bir daha da tekrarlamayacak. Bizim bu geceleri kutlarken ihya edeceğimiz/dirilteceğimiz şey, efendimizin kendisi değil, evsafını belirlemeye çalıştığımız emanetidir…
Bu duygu ve düşüncelerle, efendimizin dünyaya teşriflerini temsilen kutladığımız bu kutludoğumu tebrik ediyor, ümmetin kaybolan hassasiyetlerinin yeniden doğmasına vesile olmasını diliyorum.
Selam ve dua ile…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder