Demagoglar “
Asr-ı Saadet’te dört mezheb mi vardı? İtikatta Eş’arilik ve Maturidilik mi vardı?” diye soruyorlar; yoktu deyince de “
Öyleyse bunlar bid’attir” hükmünü veriyorlar.
A çok akıllılar, şimdi ben size sorayım: Asr-ı Saadet’te Vehhabilik var mıydı? Size göre o bid’at olmuyor da,
Maturidilik niçin ve nasıl oluyor?
Asr-ı Saadet’te elbette fıkıh mezhebi yoktu. Çünkü, Kur’an ceste
ceste 23 yılda gönderilmiş, Din-i Mübin-i İslam 23 yılda tamamlanmıştı.
Tamamlandıktan kısa süre sonra da Fahr-i Kainat aleyhi ekmelüttahiyyat
efendimiz bu dünyaya veda etmişlerdi.
Asr-ı Saadet’te Ashab-ı Kiram efendilerimiz dini, imanı, namazı,
orucu, zekatı Efendimizden öğreniyorlardı. Bilenler bilmeyenlere
öğretiyordu.
Sonra İslam yayıldıkça yayıldı. Aradan 100 sene geçmeden Tevhid
inancı Çin sınırlarından Atlas okyanusuna kadar ulaştı; dilleri başka
başka olan nice kavim Müslüman oldu. Bunlara Kur’anın ve Sünnetin,
emirlerin ve yasakların, ibadetlerin, dünya ahkamının doğru şekilde
anlatılıp yorumlanması gerekti. Tabiin ve Tebe-i Tabiin efendilerimizden
derin ilme, irfana, nasibe sahip olanlar geceleri kandil ışığında
(varyantlarıyla) milyonca hadisi incelediler, bütün rivayetleri
topladılar ve fıkıh sistemlerini kurdular. Bunların dördü kabul gördü,
diğer sistemler yaşamadı.
Yine İmamı Eş’ari ve İmamı Maturidi Kur’ana ve Sünnete dayanarak İslam’ın inanç hükümlerini bir araya getirdiler.
Böylece zaruret derecesindeki bir ihtiyaç karşısında fıkıh mezhepleri ve inanç mezhepleri meydana geldi.
Fıkıhta dört mezhep, inançta iki ekol arasında esasa, usule, temele
ait hiçbir ihtilaf yoktur. Çeşitlilik teferruatla (ayrıntılarla)
ilgilidir ve bu çeşitlilik Ümmet için geniş bir rahmet ve zenginliktir.
Bu hak ve doğru mezhepler sayesinde Ümmet-i Muhammed bid’atlardan, yanlış yorumlardan kurtulmuş oldu.
Sen kalkmışsın bunlara bid’at diyorsun.
Asr-ı Saadet’te mezhep yokmuş. Sevsinler. Asr-ı Saadet’te sayfaları
birbirine bağlı ciltlenmiş bir Mushaf da yoktu. O halde senin mantığına
göre o da bid’at midir?
Dört fıkıh mezhebi Müslümanlar için çok büyük bir nimettir.
Onları meydana getiren müctehid imamlarımıza ne kadar teşekkür etsek, ne kadar minnettar olsak azdır.
Mezhebe lüzum yokmuş, Kur’an yetermiş. Kur’an elbette yeter ama bir şartla: Onu doğru anlamak ve yorumlamakla.
Bin küsur seneden beri şu İslam aleminin haline bakınız.
Peygamberimizin haber vermiş olduğu üzere bir yığın bozuk fırka zuhur
etmiştir. Bunların hepsi de Kur’an diyor ama niçin ve nasıl sapıtmışlar?
Kur’anı doğru anlayamadıkları, Resulullahın yorumuna uygun şekilde yorumlayamadıkları için.
Bazı bozuk ve sapık fırkaların fanatikleri bağırıyorlar:
Mezhepler bid’attir. Mezhepler sapıklıktır. Hatta çok ileri giden bazıları mezhepler puttur bile diyor.
Allaha zaman, mekan, cihat, cisim, insanlar gibi el, yüz, ayak; inmek
çıkmak gibi noksan sıfatlar izafe eden şu fırkacıya bakınız. Ehl-i
Sünnet mezhepleri bid’attir diye niçin yırtınıyor? Çünkü mezhepleri
yıkarsa halkın bir kısmı onun bozuk fırkasına dahil olacaktır.
Aklı, firaseti ve vicdanı olan sağduyulu her Müslüman şu hususları kabul etmelidir:
- Eş’ari ve Maturidi itikad ekolleri doğrudur, haktır.
- Dört fıkıh mezhebi doğrudur, haktır.
- Fıkıh çok şerefli, çok yüksek, çok faydalı, çok hayırlı, çok mübarek ve mukaddes bir ilimdir.
- İlimleri ve irfanları Kur’anın inceliklerini doğru ve isabetli
şekilde anlamaya ve yorumlamaya müsait olmayan Müslümanlar bu konuda
rasih imamların, alimlerin yorum ve açıklamalarını kabul etmeli, kendi
re’y ve hevalarıyla yorum yapıp, yanlış hükümler çıkartmamalıdır.
- Her mukallid Müslüman, İslam dinini hak mezheplerden birini taklid suretiyle hayatına uygulamalıdır.
- Bir mezhep bütünüyle uygulanır.
- Telfik-i mezahip, yani mezheplerin hükümlerini ve kolaylıklarını cem etmek dini oyuncak etmek demektir.
- “Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür“. (Zahid el-Kevseri)
- “Mezhepsizlik, İslam Şeriatını tehdit eden en tehlikeli bid’attir“. (Prof. Said Ramazan el-Buti)
- Hulefa-i Raşidin devrinden sonra Kitab ve Sünnete en uygun İslami
uygulama olan Devlet-i Aliye-i Osmaniye zamanında fıkha dayalı bir
İslami idare vardı, devletin resmi fıkhı Hanefilikti, diğer üç mezhep de
serbestti.
- Fıkıh ilmi olmazsa doğru dürüst abdest alıp doğru dürüst iki rekat namaz kılamayız.
- Mezheplerin yıkılmasını ve ortadan kalkmasını isteyenler bozuk bid’at fırkalarıdır.
- Mezhepsizler, fıkıh mezheplerini ve Ehl-i Sünnet ve Cemaati yıkmak için Sünnete ve hadislere saldırıyorlar.
- Sünnet İslam Şeriatının ikinci temel kaynağıdır: Sünnet Kur’an-ı
Azimüşşan’ın doğru yorumu için en lüzumlu bilgi kaynağı ve birikimidir.
Kötü niyetli müsteşrikler (doğu bilimciler, oryantalistler),
misyonerler, gizli din taşıyan iki kimlikli münafıklar bir yandan,
bid’at fırkaları öbür yandan Sünnet’i yıkmaya çalışıyor. Hiçbir Sünni
Müslüman bunların oyunlarına gelmemelidir.