25/12/2018

Felaketlerden Kaçabilmek Bizim Elimizde


       

       Zamanımızda şeytanî vesveselerle zuhur eden ve çoğalan büyük felâketler vardır.
Birincisi, iffet husûsundaki lâkaytlıklar. zinâya götüren çirkin ahval… Ailelerin perişan olması, boşanmaların artması…

İkincisi; kadın-erkek karmaşıklığı, hem de uniseks denilen tarzda giyim kuşamda, tıraş ve benzeri ahvalde kadın ve erkeğin birbirine benzemeye zorlanması…
Hâlbuki Peygamberimiz; «kadına benzemeye çalışan erkeğin ve erkeğe benzemeye çalışan kadının, Allâh’ın lânetine dûçâr olacağını, yani rahmetinden uzak kalacağını» bildirmiştir. (Buhârî, Libâs, 61)

Üçüncüsü, batıdan esen rezil rüzgârlarla eşcinselliğin teşvik edilmesi. Normal gösterilmesi, yeni nesillere empoze edilmesi.
Bu şenaat ise Lût Kavmi’ni yerle bir eden bir belâdır.

Dördüncüsü; kılık kıyâfette, saç ve eşkâlde, daha birçok sahada insanlarımızın gayr-i müslimlerden ayırt edilemez şekillere girmesi.
Hâlbuki Peygamberimiz buyurur:
 “Herhangi bir topluluğa benzemeye çalışan, onlardandır.” (Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031)

Beşincisi, israf ve marka hastalığı. Şöhret budalalığı hâlinde eşya ile gururlanma iptilâsı. Aynı eşyanın sırf markası yüzünden çok pahalı şekilde satın alınması ve bununla güç gösterisi yapılması. İsraf çılgınlığı.
Üstelik o markaların; ekseriyetle İslâm düşmanı birtakım uluslararası sermayeden olması cihetiyle, gafil müslümanların parasıyla, zâlimlerin desteklenmesi…

Altıncısı, yine iffeti zedeleyen ihtilât mekânları… mâlâyânîye zemin olan mekânlar, birtakım kasvetli yerler… Hazret-i Mevlânâ’nın ifadesiyle, sözün maskarası olunan yerler…

Yedincisi, fâiz… Fâizin girmediği yer kalmadı. Türlü te’villerle birçok insanın, kazancına fâiz karıştırması. Hâlbuki fâiz Allâh’ın savaş açtığı bir fâcia…

Sekizincisi; internetin ve televizyonun bazı rezil, çirkin, gayr-i İslâmî ve âhireti unutturan programları… Bunlarla dolu cep telefonlarının insanları robot hâline getirmesi…

Dokuzuncusu; bütün bu ve benzeri gaflet ve günahlara rağmen, emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münkerin âdetâ terk edilmiş olması…
Cenâb-ı Hak, A‘râf Sûresi’nde Ashâb-ı Sebt’in, yani cumartesi günü avlanma yasağına uymayan topluluğun uğradığı âkıbeti anlatır. O kavim üç gruba ayrılmıştı:

1-Yasağı çiğneyen fâsıklar,
2-Fâsıkları îkaz eden mü’minler,
3-Fâsıkları îkaz etmeyen, nehy-i ani’l-münker vazifesini terk edenler.

Kahr-ı ilâhî geldiğinde, sadece fâsıkları değil, onları uyarmayanları da helâk etmiştir. (bkz. el-A‘râf, 163-166)
Dolayısıyla;
Bunlar asla küçük, basit ve ehemmiyetsiz görülmemelidir.
Zira âyette, cehennem ehlinin, hüsrana düşmelerinin sebebi sorulduğunda;
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ ٱلۡخَآئِضِينَ ٤٥
“(Bâtıla / dünyaya) dalanlarla beraber dalıyorduk.” (el-Müddessir, 45) diyecekleri beyan buyurulur.

Bu basit görülen gafletler, aslında öyle ağır haramlardır ki, bunlar nice kavimlerin helâk sebebi olmuştur. Bütün bunlar Allâh’ın yardımını kesen hâdiselerdir.
Hem kendimizi ıslah ve ihyâ edeceğiz, hem de toplumun ıslah ve ihyâsı için gayret edeceğiz ki, iki cihanda ilâhî yardıma nâil olabilelim.

Mâzîde her biri bir kavmin tarihten silinmesine sebebiyet veren helâk sebeplerinin hepsi, bugün toplumumuzda yaşanıyor. Bizler Allâh’ın rahmetine nâil olabilmemiz için, hem kendimizi ihyâ hem de toplumumuzu ıslah etmeye gayret etmek mecburiyetindeyiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz