28/01/2015

Ashâbu'l-Eyke Ve Toplumsal Çöküş


  
    Ashabu'l-Eyke son derece verimli bir arazî üzerinde yaşıyorlardı. İklimi son derece güzel ve mutedil idi. Buranın Kızıldeniz sahillerinde olan Medyen şehri olduğu bilinmektedir. Ashabu'l-Eyke tabiri Kur'an-ı Kerîm'de bir kaç kez geçmektedir.

وَاِنْ كَانَ اَصْحَابُ اْلاَيْكَةِ لَظَالِمِينَ

“Ashabu'l-Eyke de gerçekten zalim kimselerdi.”[ Hicr,15/78]

كَذَّبَ اَصْحَابُ لْئَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ

“Ashabu'l-Eyke resullerini yalanladılar”  (Şuara,26/176) ayetlerinde de bu kavimden söz edilmektedir.

Medyen veya Ashabu'l-Eyke halkına Hz. Şuayb (a.s.) gönderilmişti.

وَاِلَى مَدْيَنَ اَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلَهٍ غَيْرُهُ وَلاَ تَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ اِنِّى اَرَيكُمْ بِخَيْرٍ وَاِنِّى اَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ مُحِيطٍ                            

"Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Dedi ki: 'Ey kavmim Allah 'a ibadet edin. Sizin ondan başka bir ilâhınız yoktur... "[ Hud,11/84]

Allah'ın dinini ve emirlerine uymayı, onun emir ve yasaklarından başka emir ve yasak kabul etmemeyi onlara son derece güzel bir belâgat ve fesahetle anlatan Hz. Şuayb'ın davetine icabet etmeyip, küfür ve inatlarında ısrar ettiler. Onların vazgeçemedikleri son derece kötü bir alışkanlıkları da vardı. Ölçü ve tartılarda halkı aldatmak; sahte para basıp kalpazanlık yapmak; hile yapmak. Hz. Şuayb (as.) onları bu hâllerinden bir türlü alıkoyamadı. Tevhid'e davet, onlara fayda vermedi ve bu davete kulak asmadılar. Bunun üzerine Cenâb-ı Allah onlara yedi gün, yedi gece şiddetli bir sıcaklık musallat etti. Nefeslerini tıkadı. Çok bunaldılar. O anda gördükleri bir bulutun altına koşarak toplandılar. Allah'u Teâlâ da gölgelik diye koştukları bulutu ateş haline getirip onları mahvetti. Bu onların istekleriydi. Gerçekten Şuayb (a.s.)'ı yalanlarken:

اِنَّ اِبْرهيمَ لَحَليمٌ اَوَّاهٌ مُنيبٌ () يَا اِبْرهيمُ اَعْرِضْ عَنْ هذَا اِنَّهُ قَدْ جَاءَ اَمْرُ رَبِّكَ وَاِنَّهُمْ اتيهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ () وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سىءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هذَا يَوْمٌ عَصيبٌ

“Eğer mümin iseniz Allah'ın (helâlinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır. Ben üzerinize bir bekçi değilim.”
“Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!”( Hud,11/85-87 ) demişlerdi.

Ama hakkı tasdikten uzak durdukları, Allah resulüne muhalefet ettikleri için gerçek yalancı kendileriydi. Nihayet istedikleri oldu ve hak ettikleri cezaya kavuştular

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Günahsa Benim Günahım Diyemeyiz