Araplar eğlenmek için su gibi içki tüketiyorlardı. Sıcak bir ülke olduğu için oyun ve eğlence Arapların geleneklerine girmişti. İçki âlemleri, şarkı ve cariyelerin raks etmeleri Arapların en fazla rağbet ettiği eğlence şekliydi. Bilhassa düğünler bu gibi eğlenceler tertip edilirdi.
İçki yasaklanmadığı için Müslümanlar tarafından da çokça tüketiliyordu. Hatta içkinin ticaretini yapanlar da vardı. Kumar da oyunların başında geliyordu. Bu nedenler de aralarında münakaşalar ve hatta kavgaya varan çatışmalar yaşanıyordu. Bu da mü’minlerin kardeşliğine büyük ölçüde zarar veriyordu. Beni Nadr Yahudilerinin sürgün edilmesinden sonra sarhoşluk veren bütün içecekler Allah tarafından kesin olarak haram kılındı.
Ancak içkinin haram kılınması bir anda olmadı. Önceleri mü’minlerin içkiden yavaş yavaş terk etmeleri ve ruhen nefret etmelerine zemin hazırlanıyordu. Bu nedenle kesin yasak üç merhale gerçekleşti.
Birinci merhalede sahabeler içki konusunda peygamberimizden
(sav) açıklama istediler. Bunun üzerine nazil olan ayette yüce Allah
يَسَۡٔلُونَكَ
عَنِ ٱلۡخَمۡرِ وَٱلۡمَيۡسِرِۖ قُلۡ فِيهِمَآ إِثۡمٞ كَبِيرٞ وَمَنَٰفِعُ
لِلنَّاسِ وَإِثۡمُهُمَآ أَكۡبَرُ مِن نَّفۡعِهِمَاۗ وَيَسَۡٔلُونَكَ مَاذَا
يُنفِقُونَۖ قُلِ ٱلۡعَفۡوَۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِ
لَعَلَّكُمۡ تَتَفَكَّرُونَ ٢١٩
“Sana içki kumarı
soruyorlar. De ki: onlarda büyük günah olmakla beraber insanlar için bazı küçük
faydalar da bulunmaktadır. Ancak onların günahı faydalarından çoktur” (Bakara-219)
ayeti nazil oldu.
Bunun üzerine sahabelerin çoğu “zararı faydasından çok
olan ve büyük günah olan şeyi az bir fayda için içmek akıllılık değildir”
diyerek terk ettiler ve sözleri geçenlere de terk ettirme konusunda
tavsiyelerde bulunmaya başladılar.
Hz. Aişe (ra) “Yüce Allah bize imana
ait hususları ve ibadete ait hususları öğretmeden ve bunları aklen, kalben ve
ruhen kabul etmeden ‘içki içmeyin’ ve ‘zina etmeyin’ demiş olsaydı, kimse
Resulullah’ı dinlemezdi, etrafından dağılırlardı” demiştir. İ
çkiyi
bırakmayan tiryakiler arasında da bazı nâhoş durumlar eksik olmuyordu. Zaman
zaman kavgaya varan ve kırgınlıklara sebep olan durumlar yaşandığı gibi, namaza
ve ibadete engel olacak olaylar da eksik olmuyordu. İçkiden sarhoş olan namazı
kaçırıyor ve oruç tutmakta zorlanıyordu.
Hatta bir defasında Abdurrahman b. Avf
(ra) sahabelere bir ziyafet vermiş, ziyafetten sonra içki içilmiş ve namaz
kılınmış Namazda da Kâfirun suresini okurken yanlış okuyarak namazın
bozulmasına sebep olmuştu.
Bu olay peygamberimize (sav) anlatılınca
peygamberimiz (sav) üzüldü. Hz. Ömer (ra) da “Ya Rab! Bu konuda açık bir
hüküm inzal et!” diye dua etti. Bu olay üzerine de
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ
لَا تَقۡرَبُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنتُمۡ سُكَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَعۡلَمُواْ مَا
تَقُولُونَ وَلَا جُنُبًا إِلَّا عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىٰ تَغۡتَسِلُواْۚ
“Ey İman edenler!
Şarhoş olduğunuz zaman ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp olduğunuz zaman
da gusl edinceye kadar namaza yaklaşmayınız” (Nisa-43) ayeti nazil oldu.
Bunun üzerine sahabeler “Yâ Resulallah! Biz namaz vakti
yaklaşınca içki içmeyiz” dediler. Peygamberimiz (sav) onlara cevap vermedi.
Sahabelerin birçoğu namazı kaçırmamak için içkiyi azalttılar ve içmemeye
başladılar. Peygamberimiz (sav) de “Hiçbir sarhoş namaza yaklaşmasın” diye nida
ettiriyor ve içkili olanı mescide almıyordu.
Daha sonra bir ziyafette yemekler yenmiş, sonrasında eğlence
meclisi kurulmuş, içki içilmiş ve kabileler birbirlerini överek üstünlük
iddiasına başlamışlardı. Aralarında münakaşa başladı. İş kavgaya vardı. Birisi
eline geçirdiği bir devenin çene kemiğini kapmış ve Sa’d b. Ebi Vakkas’ın (ra)
başına vurarak yaralamış ve çok tatsız bir durum ortaya çıkmıştı.
Bunun üzerine
yüce Allah içki ve kumar konusunda kesin hükmünü inzal ederek yasaklamıştır.
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ
إِنَّمَا ٱلۡخَمۡرُ وَٱلۡمَيۡسِرُ وَٱلۡأَنصَابُ وَٱلۡأَزۡلَٰمُ رِجۡسٞ مِّنۡ
عَمَلِ ٱلشَّيۡطَٰنِ فَٱجۡتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ ٩٠
“Ey iman edenler!
İçki, kumar, putlar ve kısmet çekilen fal oklarının tamamı şeytan işi
pisliklerdir. Bunlardan kesinlikle sakının ki kurtuluşa eresiniz. Şüphesiz
şeytan içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ın anmaktan
ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” (Maide-90) buyurarak
nazik bir ifade ile kesin şekilde yasaklamıştır.
Bu ayet nazil olduktan sonra peygamberimiz (sav) Medine
sokaklarında “Allah içkiyi haram kılmıştır” şeklinde ilan yaptırmıştır. Bunun
üzerine sahabeler mescide doldular. Namazdan sonra peygamberimize (sav) bununla
ilgili pek çok sorular sordular.
Sahabelerden birisi sordu: “Ya Resulallah! İçkiden kast
edilen nedir? Sadece üzüm ve hurmadan yapılan içki mi yasaklanmıştır?” Peygamberimiz
(sav) cevap verdi: “Allah sarhoşluk veren her şeyi hamr/içki olarak
isimlendirmiş ve tümünü yasaklamıştır. Bu nedenle sarhoşluk veren her şeyi
haram kılmıştır.”
Sahabelerden Deylem el-Hımyeri (ra) sordu: “Ya Resulallah!
Ben onu ilaç için üretiyorum” dedi. Peygamberimiz (sav) “O ilaç değildir. Tam
tersine hastalıktır” buyurdular. Câbir b. Abdullah (ra)
sordu: “Ya Resulallah! Sarhoş etmeyecek kadar az içmekte bir mahzur var mı?”
diye sordu. Peygamberimiz (sav) “Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır” buyurdular.
Sonra peygamberimiz (sav) sahabelerine nasihat etti. Son olarak da “İçkiden
uzak durunuz; çünkü o bütün kötülüklerin anasıdır” buyurdular.
Böylece sahabeler içki konusunda tam olarak aydınlanmış
oldular ve “Allahım! Artık içki ve kumardan tamamen vazgeçtik”dediler.
Mescitten çıkarak kararlı bir şekilde evlerine gittiler. Evlerinde bulunan içki
küplerini dışarıya çıkararak döktüler. Bazıları küplerini beraber kırdı. Medine
sokaklarından sular gibi içki aktığı rivayet edilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder