Birkaç
kişi bir araya geldiğinde dedikodu yapmak en yaygın alışkanlıklardan
biridir. Dedikodunun en kötü şekilleri ise başkasının kötü yönlerini
çekiştirmek ve özel hayatla ilgili gizlilikleri deşifre etmektir.
Aslında dedikodu o kadar hayatımıza girmiş durumdadır ki, kişisel boyutu
aşmış artık bir sektör oluşturmuştur. Örneğin birçok kanalda yayınlanan
dedikodu programları ve haftalık dergiler insanların özel hayatlarıyla
ilgili gizlilikleri gözler önüne sermekte adeta yarışmaktadırlar.
Oysa
hemen herkesin günlük hayatının doğal akışı içinde kimbilir kaç defa
büyük zevkle yapıtığı insanların özelini araştırmak Allah tarafından
yasaklanmış bir harekettir.
Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz.
Hucurat Suresi, 12
Ayet
aslında tam da bugün yapılan olayları eleştirmekte, kesin olarak
bilmeden konuşmayı yasaklamakta, insanlara birbirlerinin açıklarını
araştırmamasını öğütlemektedir. Kesin bilmeden konuşmanın ötesinde
Kuran Müslümanlara birbirlerinin kabahatlerini ortaya çıkartmaya
çalışmamalarını söylemektedir. Yani iyi bir müslüman çevresinde hafiye
gibi açık aramamalı hatta bulduğu açıkları bile örtmeye çalışmalı ve
karşısındakinin utanacağı şeyleri etrafa yaymamalıdır. “Arkadan
kötülemek” anlamındaki dedikodu Allah katında o kadar kötü bir şeydir ki
ayet bu eylemi “kardeşinin ölü etini yemeğe” benzetmekte ve aslında
bunun ne kadar tiksindirici bir olay olduğuna da dikkat çekmektedir.
Biz
biz olalım, konuşurken daha dikkatli olalım, baktık ki farkında olmadan
gıybet yapmaya yapmaya başladık birbirimiz uyaralım. Unutmayalım ki
“ölü etini yemek” isteyeceğimiz en son şeylerden biridir. Bir olayın çok
yapılması, artık hayatın bir parçası olması onun günahlığını ortadan
kaldırmamaktadır. Çoğunluğa uymak kimi zaman insanı içinden çıkılmaz
belalara sürükleyebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder