Mekke‘nin, sınırları Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam tarafından çizilen çevresine Harem (yasaklanmış, korunmuş, dokunulmaz) adının verilmesinin sebebi, zararlılar dışındaki canlıların öldürülmesi ve bitki örtüsüne zarar verilmesinin haram sayılması, her türlü tecavüzün yasaklanarak buranın güvenli ve dokunulmaz kılınmasıdır. Kur’an-ı Kerim’de insanlar için yeryüzünde kurulan ilk mabedin Mekke’deki mübarek ev (Kâbe) olduğu, Kâbe “el-beytü’l-haram”, onu çevreleyen mescid “el-mescidü’l-haram”, Mekke şehri de “harem” diye nitelendirilip diğerlerinden farklı olarak ilahi feyiz ve berekete, insanların manevi açıdan temizlenme ve arınmalarına mahal kılındığı, buraların korunmuş ve saygıya değer yerler olduğu belirtilmiştir.
Resûl-i Ekrem aleyhisselatu vesselam da Mekke’nin fethedildiği gün yaptığı konuşmasında, bu beldenin yerlerin ve göklerin yaratıldığı gün Allah tarafından haram kılındığını ve kıyamete kadar da böyle kalacağını ifade etmiştir. Allah gökleri ve yeri yarattığı gün Mekke’yi “harem” kılmış, daha sonra unutulan bu statüsü Hz. İbrahim tarafından iade edilmiştir. İki ayette, Hz. İbrahim’in Mekke’yi güvenli bir şehir kılması için, Allah’a dua ettiği belirtildiği gibi bir ayette de Mekke’den güvenli şehir diye söz edilmiştir. Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam, yeryüzünde Allah’a en yakın ve sevimli olan yerin Kâbe ve çevresi olduğunu söylemiştir. Harem’in bir hususiyeti de orada işlenen sevap ve günahların karşılığının da fazlasıyla görüleceğidir. Bütün mescidlerin, hatta bütün yeryüzünün Allah’a ibadet için mekân oluşturduğu bilinmekle birlikte Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa’da namaz kılmanın, Mekke ve Medine haremlerinde ibadet etmenin ferdi-deruni hayat açısından ayrı bir önem taşıdığı şüphesizdir.
İlk defa Hz. İbrahim tarafından tespit edilen Mekke Haremi’nin sınır noktaları “alem” adı verilen taşlarla işaretlenmiştir. Ana yolların üzerindeki alemler, açıklayıcı bilgilerin yazıldığı duvar vb. bir yapı şeklinde iken diğer alemler genel olarak bir taş yığınından ibarettir. Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam, Mekke’nin fethinden sonra bu alemleri yenilettiği gibi, tarih boyunca çeşitli dönemlerde de yenilenerek Mekke Haremi”nin sınırlarının belirgin kalmasına özen gösterilmiştir.
Hz. Aişe, Resûl-i Ekrem aleyhisselatu vesselam ile Veda Haccı’nı ifa ettikten sonra Ten’im’de ihrama girerek umre yapmıştı. Yakınlığı sebebiyle umre ihramı için en çok tercih edilen bu yerdeki Mescid-i Aişe onun hatırasını taşır.